Sokak köpeklerine yapılan işkencelere karşı yürekten haykırdığı videoyu izleyip ağlamayan var mıdır ki?
Öyle içten, öyle derinden dile getiriyordu ki üzüntüsünü, o anı hepimiz onunla yaşamıştık.
Korona aldı Ömer Hoca’yı bu dünyadan.
Mekanı cennet olsun, Allah rahmet eylesin.
Ve son olarak rahmetlinin, zehirlenen köpeklerin ardından katillerden bahsederken “Hakim kanunda sana ceza bulamayabilir, savcı şimdiki Türk Ceza Kanunu’nda sana ceza bulamayabilir” diye ağlaması adeta içimizi acıtıyordu…
Bizim pek yapamadığımız bir şeyi yapıyordu Ömer Hoca: Hz. Peygamber’i (sav), sahabe-i güzîni o kadar güzel, o kadar sarsıcı, o kadar canlı anlatıyordu ki, sözleri, insanı yüreğinden yakalıyor, yıkıyor, yakıyor, arındırıp kendine getiriyordu. Rahmet elçisini, ashabını anlatmıyordu, yaşıyordu. İliklerine kadar hem de!
Para peşinde değil, dava peşinde koşturdu, durdu hep…
Derdi vardı, iddiası vardı, rüyaları vardı… O derdinin izini sürdü, iddialarının hayata geçmesi, rüyalarının gerçeğe dönüşmesi için nefes alıp verdi sadece.
Gönülleri fethedip, Gönüllerde taht kurmuş bir şahsiyetti.
Çok da mütevazı idi. Tevazuu yapmacık değildi. Sarsıyordu insanı. Sarıp sarmalıyor, kendine getiriyor, dünyasını genişletiyor, insanın kalbini neşveyle, Müslüman olma coşkusu ve sevinciyle dolduruyordu.
Çok güzel bir Müslümandı.
Vefakâr, cefakâr, fedakâr bir insandı.
Yüreği yangın yeriydi.
Güzel hizmetler yaptı, dahası gönüller yaptı gitti bu dünyadan.
Allah (cc) rahmet eylesin. Ailesine sabır versin, metanet versin. Rabbim mekânını cennet, makamını âlî eylesin. Âmin.