Türk edebiyatının en önemli isimlerinden biri olarak bilinen İsmet Özel, günümüzde birbirinden etkili sözleri ile tanınıyor. Özellikle derinden etkileyen ve hayat üzerine en güzel şiirleri, pek çok insan tarafından ortak şekilde sevilmektedir. İsmet Özel’in değerli sözlerinden hazırlanmış olan cümle gruplarını, farklı yerlerde kullanabilir ve paylaşabilirsiniz. İşte ismet özel sözleri: İsmet Özel’in şiirlerinden en güzel sözler ve alıntılar.
İsmet Özel’in sözleri
- Değerli olan eylemdir, ama eylemin hangi değerde olduğunu ve giderek değerli olup olmadığını öğreten şiirdir.
- Ben dünyaya doğru yürümekle meşhurum.
- Herkes alışkın döl yatağı borsalarla ağulanmış bir dünyaya.
- Cenneti özlüyoruz. Ben özlüyorum, kalbimdekine hiç kimse yarsımasa da.
- Yalnızlık illetini doğuran dünyevî hedeflerdir.
- Görünürdeki dost ihtimali azaldığında veya tamamen kaybolduğunda, görülemeyen, henüz görünmemiş dosta ihtiyacın şiddeti yükseliyor.
- İnsan kendi doğrularını dış dünyanın somutluğu içinde bulursa şiire yüz vermez.
- Şiirin yeri ve işlerliği insanların yaptıklarının muhteva kazanışındandır.
- Öyle ya, evlerimizin içi boş olmasaydı nerede otururduk? Sevginin evi olduğunu akıldan çıkarmamak lazım.
- Amerikalılar girdikleri savaşlarda ölmez. Onlar bir şekilde ya zayiata uğrar veya telef olur.
- Kelimeler insanın iç dünyasındaki bütün tınıların başlatıcısıdır.
- Şiirin hayatımızda bir yeri varsa o yer affedilme ümidimizin beslendiği yerdir.
İsmet Özel’in şiirleri
Çözülmüş bir sırrın üzüntüsü
Yaşamaktan öte özür bulamayınca aşka
sonuçları bir bir gözden geçiriyorum
pulluklarla devrilen toprağın ıslaklığındaki can
madenlerin buharından elde edilen büyü
bazı yasak kitapların verdiği dinç duygular
nelerse ki yaşamak sözünü asi kılan
nelerse ki lekesiz, umutlu ve budala.
Denedim. Soğuk sular dökünüp fırladım sokaklara
sorular sordum nice kara sıfatları üstüme alaraktan
ipte boynum, ağzım şehvet yalaklarında
çapraştım, and içip ayna kırdım
doğadan bir vahiy bekledimse boşuna
baktım akşam herkesin kabul ettiği kadar akşamdı
hiç bir meşru yanı kalmamıştı hayatımın.
Sözlerimin anlamı beni ürkütüyor
böylesine hazırlıklı değilim daha.
Bilmek. Bu da ürkütüyor. Gene de biliyorum:
Kapanmaz yağmurun açtığı yaralar çocuklarda.
Bir ağrı yakıldıkça sevilmeli
Gecenin dürüstlüğünden herkes kuşkulanır
korkulur o kuş yüklü iniltilerden
ve mor ağzını gecenin kumuna batıran ben
çağdaş serüvenler adına
bütün fotoğraflarını yakan
yakan ve bekleyen.
Çarpar yüzü bir çocuğun mezarlara
yine de ağartamaz tanımını gecenin.
Ezgisiz ama esnaf bakışlarıyla soyunan bir kadın
ayartılmaya uygun o çok baygın yerlerim
ağartamaz
çünkü çocuklar yağız bir öpüşle korunur
ben yakarım çağımın ellerini. Ben bekliyenim.
Gecenin kıyısında benden konuşulur.
Kara bir irin akıyor
öpünce o yıkılmış gülüşünden çocukların.
Kara bir salgıdır çünkü büyük
serüvenler ve çocukların soluk alışları da.
Ürker herkes üşümüş bir anahtar olagelmekten
bir çocuğun şehri çarpar yüzümün varoşlarına.
Dişlerimiz arasındaki ceset
Biz şehir ahalisi, kara şemsiyeliler!
Kapçıklar! Evraklılar! Örtü severler!
Çığlıklardan çadır yapmak şanı bizdedir
Bizimdir yerlere tükürülmeyen yerler
Nezaketten, haklılardan yanayızdır hepimiz
Sevinmemiz çapkıncadır, ağlatır bizi küpeşteler
Yaşamak deriz -Oh, dear- ne kadar tekdüze
Katliamlar ne kötü be birader
Güneş neredeysek orada bulur bizi
Ya cünup ve yalancı veya miskin ve ülser
Falımız neyse çıksın diye açarız indeksleri
Sayılar bizi bulur, o ayıp işaretler
Saframızla kesemizi birleştiren anatomi bilgisi
Hadım tarih, kundakçı matematik, geri kafalı gramer
Evet bunlar gizlice örgütlenerek alnımıza
Verem Olmak Üretimi Düşürür ibaresini çizer
Biz şehir ahalisi, üstü çizilmiş kişiler
Kalırız orda senetler, ahizeler ve tren tarifesiyle
Kimbilir kimden umarız emr-i b’il-ma’ruf
Kimbilir kimden umarız neyh-i ani’l-münker
Bize yalnız oğulları asılmış bir kadının
Memeleri ve boynu itimat telkin eder.
Sevgilime bir kefen
Alçak sesle uçuyor üzerimden
saçları kına yakılmış bir kadının mihrabı
bu gövermiş güz günleri çıldırtır
çileden ve kitaplardan çıkartır insanı
urlar, karınca cesetleri
titreyişlerle örtülür üstüm
merak
bir devrimcinin hazırlığıdır
ve alçacık bir sesle uçar üzerimden
kanser, begonya, ölüm.
Beyaz tülbentler camın arkasında
ve çıkarılmış insan gözleri
kırk batman ağırlığında sahici insan gözleri
bağrına taş basan ana
o ananın ölüsünden kalkan toz
ey acılar gardiyanı, ey güz gündüzleri.
Bir isyankar çetecinin yağmuru altında
kendi kavruk güzelliğimi yumrukluyorum
kulunç gibi giriyor öğleden sonraki cumartesinin
umudum
ki hırçın bir hayvandır durmadan
kalgıtır banknotları, miting alanlarını.
Ve tarçın kokusu ve yorgunluklarla
oturduğumuz evleri tıkayan
merak
bir devrimcinin hazırlığıdır.
Yıkanır bazı bakır dövücüleri çarşılarda
şakırtılarla sürüklenir bazlama açan kadınlar
dibeklerinde inatlarını döven
hınzır umutlarını döven kadınlar şakırtılarla.
Benim harcım değil bir yar sevmek gizliden
her yanım bin türlü merakla dalanmakta
o loş buhur kokuları, analarımız
aşererken toprak yiyen analarımız
yüreğimin palamarlarını çözüyor aya karşı
gökçe sancım zonkluyor bileklerimde
zonkluyor talaşlar, talaşlar
şakağıma vuran balyozun talaşları.
Peki İsmet Özel kimdir?
19 Eylül 1944 tarihinde Kayseri’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Kastamonu, Çankırı ve Ankara’da tamamladı. Öncelikle Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi’nde okudu fakat Hacettepe Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. On sekiz sene Devlet Konservatuarı’nda Fransızca okutmanlığı yaptı, ilk şiiri 1963 senesinde Yelken Dergisi’nde yayınlandı. 1963 senesinde muhtelif dergi ve gazetelerde yayımladığı şiirlerle dikkati çekti. Bu tarihle birlikte İsmet Özel; yazın, düşün ve sanat dünyasındaki serüvenine başladı. İlk kitabı Geceleyin Bir Koşuyu 1966 senesinde, büyük yankılar uyandırdı, ikinci kitabı Evet, İsyanı ise 1969 senesinde yayımladı. 1970 senesinde yakın arkadaşı Ataol Bahremoğlu ile birlikte Ant ve Halk Dostları dergilerini çıkarttı. 1975 senesine gelindiğinde İsmet Özel, o zamana dek içerisinde bulunduğu ve savunduğu sol kesimi bıraktı ve fikri ve ruhi bir değişim yaşadı.
Bu tarihten sonra hayatına, benimsediği İslami hayatın doğruları ile devam etti. 1977’de Yeni Devir gazetesinde günlük fıkralar yazdı, yine aynı gazetede Abdullah Çıdamlı müstear adı ile çeviriler yaptı, Pazar günlerine özel kültür sayfaları hazırladı. 1985 senesinde Milli Gazete’de Cuma Mektupları’na, 1997 senesinde Yeni Şafak Gazetesi’ndeki günlük fıkralarına başladı. Yazdığı deneme kitabı Taşları Yemek Yasakile Türkiye Yazarlar Birliği Deneme ve 2005 senesinde üstün hizmet ödülünü kazandı. 1995 senesinde Şilili Ozan Gabriela Mistral nişanı aldı. Siyasi yazıları 2003 senesine dek kısmi aralıklarla çeşitli gazete ve dergilerde yayımlandı. Halen İstiklal Marşı Derneği’nin genel başkanlık görevini yerine getirmektedir. Evli ve dört çocuk babası, iki çocuk dedesi İsmet Özel, Çengelköy’deki evinde düşünce ve sanat hayatına devam etmektedir.