Edebiyatımızın önemli isimlerinden biri olan Nurullah Genç, kalplere dokunan, insanı büyüleyen sözleri, yazıları ve şiirleri bulunmaktadır. En sevilen, en beğenilen yazarlardan biri olan Nurullah Genç’in sözleri nelerdir? İnsanların kalplerine dokunan, hisleri coşturan, en güzel Nurullah Genç sözleri nelerdir? İşte hayatlarımıza bu kadar dokunan, içimize işleyen satırların sahip olan Nurullah Genç’in sözleri.
Nurullah Genç sözleri
- bu acıya ölüm çâredir şimdi
- sensiz kaldığım ânda, sen de öldün gülüm, git
- anahtarı kırılmış kapıdır umutlarım
- Gittin kirpiklerimde çürüdü Papatyalar…
- Ölüm seni sevmektir bir celladın elinde…
- bensizliğim doldursun bir ömür kollarını
- nedir beni acılar dergâhında çürüten
- sen onardın kalbimin köprüsünü ey kadın, sen getirdin kaybolan renklerini ömrümün..
- bahçende nice güller düşlemiştim bir ömür, her biri diken olup kanattı yüreğimi
- Şiir olmasa hayaller kurur, Sen bende kurursun ırmaklar gibi.
- Zaman biziz, mekan biz; imkansıza yok imkan.
Nurullah Genç şiirleri
Beni anlamayışına
Sana bir uygarlığı getirdim; anlamadın
Yavuz kahramanları, şiirin burçlarını
Ayak ucuna koydum gecenin saçlarını
Urganmış boynumda taşıdığın gerdanlık
Sana hükümdarlığı getirdim; anlamadın
Sevda suya karışır, sızar kan dağlarına
Köpüren yüreğimde zıpkınlanır umutlar
Yüzün tunç gibi çöker ülkemin bağlarına
Irmaklar bilmediğin kadar hülyalı akar
Her vadi bir yanıyla senin yüzüne bakar
Bir yanında münzevi hıçkıran Leyla kuşu
Sen henüz tanımadın sevda denen yokuşu
Sen henüz yorulmadın yokuşta devler gibi
Yıkılmak üzre olan çaresiz evler gibi
Sen henüz vurulmadın uçarken göklerinde
Sen henüz bir oltaya takılmadan derinde
Karalar bağlamadın; beni anlayamazsın
O kalp sende oldukça gülüm, ağlayamazsın
Seni bir yıldız gibi koyacağım göklere
Her gece ışığını ruhumdan alacaksın
Aldanma gururunu okşayan çiçeklere
En güzel güllerini ruhumla alacaksın
Kopacak sanıyorsun bu ip ince yerinden
Bu ipin her çizgisi yaralı bir dev gibi
İnecek sanıyorsun bu bayrak gönderinden
Bu sevda tükenecek sönen bir alev gibi
Sen hala anlamadın sevginin en hasını
Sen hala çözemedin ırmağın dünyasını
O, coşkun bir denizin sularına yürürken
Sen hasta bir çeşmeden doldurmuşsun tasını
Gittiği her iklime sevdanı götürürken
Gözyaşı çukuruna gömmüşsün deltasını
Henüz bir tokat gibi inmedi yüzüne aşk
Kalbine çivilerle gömülmedi ayrılık
Görmedin bir arslanın can çekişen resmini
Yalnızlık kitabında okumadın ismini
Bir takvim yaprağında yanmadı bakışların
Dökülen tüylerine tutunmadın kuşların
Karanlık köşelerde acı acı gülmedin
Sen henüz kovulduğun kapılarda ölmedin
O Celali uykudan uyanmadın, uyanma
Düşlerimin rengine boyanmadın, boyanma
Bir kuş gibi çırpınan kalbimin kafesine
Bir avuç yem bıraksan ölür müsün, a gülüm
Feryadı kayaları parçalayan sesine
Ömür boyu yabancı kalır mısın, a gülüm
Sen henüz bir zindanın küflü duvarlarına
Çarpmadın gözyaşıyla boğulan gözlerini
Sen henüz diken diken saplamadın göğsüne
Dudağında kuruyup dağılan sözlerini
Sen henüz dokunmadın yalnızlığa kan gibi
Acıyı kaynatmadın içinde volkan gibi
Karalar bağlamadın beni anlayamazsın
O kalp sende oldukça gülüm, ağlayamazsın
Adın senin
Saçlarına can veren yıldızlar nerde gülüm
Hangi ferman dokundu bakışlarına senin
Belki sahrada değil, şimdi göklerde gülüm
Taşıyor bulutları gözlerinde, nazenin
Senin her kirpiğinde bir dervişin ahı var
Muhteris aynaların eskidiği yerdesin
Yüzünde en çaresiz devlerin günahı var
Zamanı sonsuzluğa bağlayan mahşerdesin
Divan-ı harbe giden yiğitlerin ardında
Kanayan kitaplara gül götüren yağmurum
Hüznü bir tabut gibi buluyorum derdinde
Senin toprağın için çırpınıp ağlıyorum
Memnû bir zerrin kadar edâlı ve soylusun
Gamzelerinde nazlı kıvılcımlar gizlenir
Bağbozumunda bile yediveren boylusun
Gün olur ki, kalbinde gözlerim filizlenir
Bu sevda dayanılmaz bir ağıttır zülfünde
Rüzgarın her bûsesi içimde kurşun olur
Yıldız kayar, ay susar geceye güldüğünde
Dağda çiğdem solarken çölde ceylan vurulur
Ben bu yol ayrımında sensiz olsam ne çıkar
Kahra göçen kuşların kanatlarında kaldın
Ölümün gözyaşları bir gün hicranı yıkar
Tarihe bir sır gibi düşer senin de adın
Siyah gözlerine beni de götür
Daha dokunmadan kurudu irem
çöllere bir türlü yağamıyorum
yeni bir koşunun başlangıcında
biraz deprem sonrası
biraz şehir hülyası
bir kalp yangınından geriye kalan
siyah gözlerine beni de götür
artık bu yerlere sığamıyorum.
Pembe uçurtmalar yolladığından beri
sarardı tiryaki menekşeleri
sonbaharın tozlu kafeslerinde
sevgi turnaları yakalıyorum
turnalar gidiyor; ben kalıyorum
avareyim, asudeyim, yorgunum
bilmiyorum neden sana vurgunum
Erzurum garında banklar üstünde
uyku tutmuyor karanlıkları
yitik düşlerimi kovalıyorum
gölgeler gidiyor; ben kalıyorum.
Binbir türlü kokuyorsa yaylalar
siyah gözlerine beni de götür
baharın koynundan koparıp sana
ipek bir mendile sardığım yüreğimle
şehzade gülleri gönderiyorum
umutlar kalıyor; ben gidiyorum.
Bütün yelkenlileri, deniz fenerlerini
kaptanları sorgulayan
yanından geçen küheylanların
korku tufanına yakalandığı
siyah gözlerine beni de götür
güneş ülkesinden gelen yiğitler
benzeri olmayan bir dünya kursun
cellat, ayrılığın boynunu vursun.
Usul usul intizarı çürüten
bu hercai diken, bu çılgın arzu
sürüklüyor imkansız muştuların
eşiğine gönül vadilerini
bir ağaçtan düşen yapraklar gibi
düşüyorum tan yerine
ya topla yaralı kırlangıçları
ya da bu vefasız şarkıyı bitir
özgürlüğe giden tutsaklar gibi
siyah gözlerine beni de götür.
Peki Nurullah Genç kimdir?
Nurullah Genç 9 Eylül 1960 yılında Erzurum Horosan’da doğmuştur. Yaşadığı köyde okul yoktu ve akrabalarının yanında ilkokulu tamamladı. Babası büyük bir sıkıntı ile Nurullah Genç’i parasız yatılı Erzurum İmam Hatip Lisesine yolladı. Lise yıllarında arkadaşlarının ödevlerini yaparak para kazandı. Bu dönemde çok fazla kitap okuduğu için gözleri bozuldu. Lise bittikten sonra Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesini kazandı. Okurken boyacılık yaptı. Siyasi bir kavga sırasında boya sandığı kırıldı ve bir daha o işi yapmadı. Fırınlarda ve inşaatlarda çalıştı. Nurullah Genç Orman Bakanlığının şiir yarışmasında Türkiye ikincisi oldu. Milli Türk Talebe Birliği’nin düzenlediği şiir yarışmasında birinci oldu ve Hicret Nesil dergisinde yayınlandı. Nurullah Genç şiirleri edebiyat dergilerinde yayınlanmaya başladıkça tanınmaya başladı. Birkaç arkadaşı ile Genç Kuşak dergisini çıkardılar. Akademik çalışmalarına da devam eden yazar en son Profesör unvanını aldı. Kamu ve özel sektörde danışmanlık hizmetleri veren Genç İstanbul Ticaret Üniversitesi Ticari Bilimler Fakültesinde Öğretim üyeliği yapmaktadır.