Orhan Hakalmaz uzun bir aradan sonra yeniden sahnede!

Türk halk müziğinin güçlü yorumcularından Orhan Hakalmaz, bu Cuma anonim bir halk türküsü olan “Arpa Buğday Daneler” ile müzikseverlerin karşısına çıkıyor. Geleneksel halk ezgisini çağdaş müzik anlayışıyla buluşturan Hakalmaz, bu çalışmasıyla köklü kültür mirasını günümüzün dinleme alışkanlıklarına uyarlıyor.

“Arpa Buğday Daneler” Anadolu’nun köklü türkülerinden biri olarak, Orhan Hakalmaz’ın usta yorumu ve Serkan Yıldız’ın modern düzenlemesiyle yeniden hayat buluyor. Türkü; Anadolu insanının emeğini, üretim kültürünü ve köy yaşamının doğallığını müzikseverlere aktarıyor.




Halk müziğinin özüne sadık kalırken, güçlü sesi ve içten yorumuyla geniş kitlelere ulaşan Hakalmaz, yıllar içinde halkın belleğine kazınan pek çok türküye hayat verdi. Orhan Hakalmaz, bugüne kadar seslendirdiği birçok eserle gönüllere dokundu. Bunlar arasında: Kara Tren, İki Kekelik, Gönlüm Ataşlara Yandı Gidiyor, Salında Gel, İncitme Gönü, Sevilir, gibi yüzlerce eser yer almakta. Hocası Nida Tüfekçi’nin derlediği Yozgat Türküsü de en çok sevilen eserlerindendir. Aynı zamanda yüzlerce TV programı hazırlayıp sunmuş, İTÜ TMDK ‘da toplum tarafından tanınmış ve tanınmayan pek çok müzisyene emeği geçmiştir.




Sanatçının repertuarı, hem anonim halk türkülerinden hem de çağdaş düzenlemelerden oluşarak kuşaklar arası bağ kuruyor. Orhan Hakalmaz, yalnızca kayıtlarıyla değil, sahnedeki etkileyici performanslarıyla da tanınıyor. Türkiye’nin dört bir yanında verdiği konserlerde halk müziğini binlerce dinleyiciyle buluştururken, yurtdışında birçok ülkede de konserler vererek Anadolu’nun zengin kültürünü dünyaya taşıdı. Orhan Hakalmaz’ın yeni çalışması “Arpa Buğday Daneler” 26 Eylül Cuma günü itibariyle tüm dijital platformlarda yerini aldı.

Taner Çolak’tan yeni şarkı “Güzellikler senle başladı”

Sanatçı Taner Çolak, söz ve müziği kendisine ait olan “Güzellikler Senle Başladı” adlı yeni çalışmasını dinleyicileriyle buluşturdu.

Yeni şarkısının ortaya çıkış sürecini anlatan Çolak, eseri eşine duyduğu özlemle kaleme aldığını söyledi. Çolak, “Şarkıyı bir sabah uyandıktan sonra, eşimin yüksek lisans için birkaç gündür şehir dışında olmasından dolayı hissettiğim özlemle yazdım. Gitarı elime aldım, çok fazla düşünmedim. Her şey anlık gelişti ve yaklaşık 15 dakikada kendiliğinden oluştu,” dedi. Şarkının klibinde ise Taner Çolak’ın eşi rol aldı. Sanatçı, bunun şarkıya ayrı bir anlam kattığını dile getirdi.

Beste Açar’dan hem mizahi hem umut dolu yeni şarkı “inşallah”

Türk müziğinin naif ve samimi sesi Beste Açar, yeni şarkısı “inşallah” ile dinleyicilerin karşısına çıktı. Sözü ve bestesi kendisine ait olan eser, gündelik hayatın içinden çıkıp gelen esprili bir dil ile derin bir anlamı aynı potada buluşturuyor.

Aranjesini Osman Çetin’nin üstlendiği, hem melodisi hem de sözleriyle hafızalara kazınacak olan “inşallah”, hayatın küçük kızgınlıklarını ve büyük umutlarını aynı potada eritiyor.




Beste Açar, şarkıya dair şunları söylüyor: “Hayat bazen bizi sinirlendirir, bazen de güldürür. Hepimizin dilinden düşmeyen küçük beddualar vardır ama günün sonunda yine ‘inşallah’ der, umuda tutunuruz. Bu şarkı da tam olarak o hissi anlatıyor: “Kızgınlığın içindeki mizah” tüm dijital platformlarda yayında.

Candan Erçetin, Harbiye’de 5 bin kişiye unutulmaz bir gece yaşattı!

Türk müziğinin güçlü yorumcusu Candan Erçetin, sanat hayatının 30. yılını kutladığı konser serisine İstanbul’da devam etti. Sanatçı, 24 Eylül 2025 akşamı Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda sahne aldı. Yaklaşık 5 bin kişinin izlediği konser, müzik, duygu ve enerjinin harmanlandığı büyüleyici bir geceye dönüştü.

Konser, izleyiciler için hazırlanan özel bir sürpriz video gösterimi ile başladı. Erçetin sahneye çıkar çıkmaz Fransızca bir şarkı seslendirerek Harbiye’yi adeta büyüledi. Saat tam 21.00’de başlayan konserde sanatçı, şakacı bir üslupla “her zaman tam saatinde başlama hayali olduğunu ama misafirlerin yerleşmesini beklemek zorunda kaldıklarını” dile getirdi.




İlk bölümde sanatçı, “Vakit Varken, Umrumda Değil, Meğer, Elbette” gibi sevilen şarkılarının yanı sıra Balkan ezgileri, nostaljik eserler ve sürpriz parçalarla geniş bir repertuvar sundu. Bölümün finalinde sahneye katılan Türkiye Eğitim Gönüllüleri Çocuk Korosu, duygusal anlara sahne olurken, 30. yılını kutlayan koro ayakta alkışlandı.

Konserin ikinci yarısında ise 23 kişilik orkestra sahneye çıkarak şarkılara bando düzenlemeleri ve zengin enstrüman yorumları ekledi. Balkan müziklerinin coşkulu enerjisi Harbiye’yi sararken, seyircinin temposu bir an bile düşmedi.




Yaklaşık 3 saat süren konser boyunca Candan Erçetin, izleyicileriyle samimi bir diyalog kurdu. Sanatçı, “seyircimden başka hiçbir gücüm yok” diyerek otuz yıl için teşekkür etti. Yoğun istek üzerine tekrar sahneye çıkan Erçetin, Harbiye’yi uzun süre alkış ve tezahüratlarla inletti.

Ayna Grubunun Avrupa turnesine vize engeli!

21-24 Eylül tarihlerinde Almanya ve Hollanda’da konserler vermesi planlanan Ayna, vize sorunları nedeniyle Avrupa turnesini iptal etmek zorunda kaldı.

Köln, Berlin, Frankfurt ve Amsterdam’da gerçekleşecek konser turnesi için Ağustos ayında vize başvurusunda bulunan ekip ilk başvurudan olumsuz yanıt aldı.




Yeniden başvuru yapan Ayna üyeleri, konser tarihlerine yakın bir zamanda da vize onayını alamayınca, Avrupa turnesini iptal etmek zorunda kaldı. Ayna, yeni konser tarihlerini belirlemek için çalışmalarını sürdürüyor.

Korkunun ötesinde bir yüzleşme “Zifir” sinemalarda!

Bu kış sinema salonlarını derin bir karanlık sarıyor. Yılın en çarpıcı korku filmi ZİFİR, geçtiğimiz gün Paribu Cineverse Kanyon’da gerçekleştirilen özel gösterimiyle sinemaseverlerle buluştu. Sanat ve medya dünyasının önde gelen isimleri; Demir Demirkan, Cem Belevi, Gökçe Kırgız Taner, Yılmaz Taner, Fatma Turgut, Yağmur Atacan ve daha birçok önemli isim özel gösterime katılarak hem film ekibini tebrik etti hem de gecenin büyüsüne ortak oldu.




Modern sinema estetiğini geleneksel korku anlatılarıyla harmanlayan ZİFİR, yalnızca bir korku filmi değil; insan zihninin derinliklerine yapılmış, sarsıcı bir yolculuk. İnanç, delilik ve tutkunun kıyısında, bastırılmış travmaların gölgesinde şekillenen bu hikâye, izleyiciyi hem duygusal hem psikolojik bir sarsıntıya uğratıyor. Başrol karakteri Seval’in geçmişinden gelen karanlık bir varlıkla yüzleşmesi, içsel dünyasında geri dönülmez bir dönüşüm başlatıyor. Çocuklukta yaşanan bir travmanın kapılarını aralayan bir falcı seansı, onu doğaüstü bir varlık olan “âşık cin”in kıskançlığıyla örülü bir kabusun içine sürüklüyor.

Filmin yönetmenliğini Paşhan Yılmazel ve Mustafa Özen üstlenirken, senaryo Yılmazel’in ikinci uzun metraj denemesi olarak öne çıkıyor. Kamera arkasında Mustafa Özen’in görüntü yönetmenliğiyle görsel dünya; bilinçaltının katmanlarını yansıtan metaforlarla örülü, tekinsiz ve çarpıcı bir atmosfer sunuyor. Müzikler ise Berlin’deki BBM Media Stüdyosu’nda, uluslararası müzik kollektifi PADA HOUSE tarafından bestelendi. Bu özgün besteler, ZİFİR’in karanlık atmosferine derinlik ve tüyler ürpertici bir gerçeklik kazandırıyor.




Başrollerinde Damla Latin, Günay Narlı, İrem İpek, Habil Ceyhan, Bennur Duyucu, Coşkun Gültekin ve Talha Batdal gibi yetenekli oyuncuların yer aldığı film; kadın psikolojisine, bastırılmış travmalara ve toplumsal baskılara dair derin bir anlatı sunuyor. Seval’in hikâyesi, korkunun ötesinde; zihnin kırılganlığı, inançla delilik arasındaki sınır ve aşkın kontrolsüz gücüyle yüzleşmeye çağırıyor.

Yapımcılığını Ömer Beltekin, Paşhan Yılmazel ve Mustafa Özen’in üstlendiği film, Film House Entertainment by Onur Yılmaz ve Almira Yapım imzasıyla sinema salonlarında izleyicilerini bekliyor. Özel gösterimin ardından sosyal medyada hızla yayılan yorumlar, ZİFİR’i şimdiden “bu yılın en çok konuşulan korku filmi” haline getirdi. ”Zifir” tüm seçkin sinemalarda vizyonda.

Milli Nizam Yazarı Abdussamed Tosun: ‘Doğu Türkistan’da bir milletin belleği siliniyor!

Milli Nizam Gazetesi yazarı Abdussamed Tosun, kaleme aldığı köşe yazısında Doğu Türkistan’da yaşanan insan hakları ihlallerini gündeme taşıdı. Tosun, Çin’in işgal altındaki bölgede uyguladığı politikaların bir halkın belleğini silmeye yönelik olduğunu vurguladı.




“Bir çocuğun Kur’an okumaktan, bir annenin başörtüsü takmaktan korktuğu bir yer düşünün, evet burası Doğu Türkistan” ifadelerini kullanan Tosun, milyonlarca Uygur Türkü’nün inancı, dili ve kültürünün sistematik olarak yok edilmeye çalışıldığını belirtti.

Tosun, uluslararası insan hakları raporlarına da dikkat çekerek yüz binlerce Uygur’un “yeniden eğitim” adı altında kamplarda tutulduğunu, işkence, beyin yıkama, cinsel saldırı ve zorla kısırlaştırma gibi ağır insan hakları ihlallerine maruz bırakıldığını yazdı.




Doğu Türkistan’ın yer altı kaynaklarının Çin ekonomisine aktarılırken asıl sahiplerinin yoksulluğa mahkûm edildiğini ifade eden Tosun, Birleşmiş Milletler’in 2022’de yayımladığı raporda bu uygulamaların “insanlığa karşı suç” olarak nitelendirilebileceğinin altını çizdi.

Kurtlar Vadisi’nin Mito’su Tayfun Sav: Bir karakteri halkın kalbine işlediğinizde unutulmaz olur!

Gazeteci Abdussamed Tosun’un sorularını yanıtlayan usta oyuncu Tayfun Sav, Türk televizyonunun kült yapımlarından Kurtlar Vadisi’nde canlandırdığı “Mito” karakterinin hem kendi hayatında hem de Türk televizyon tarihinde taşıdığı özel anlamı anlattı. Sanat yaşamının 47. yılını geride bırakan Sav, rolün hem kendi hayatında hem de Türk televizyon tarihinde taşıdığı anlamı anlattı.




Tayfun Sav, “Mito benim için bir dönüm noktasıydı. Sadece bir karakter değildi; devletin derin dengelerini, istihbarat ilişkilerini, vatan sevgisini ve güç çatışmalarını yansıtan çok katmanlı bir roldü. Aradan 22 yıl geçmesine rağmen insanlar hâlâ sokakta bana o karakterin repliklerini hatırlatıyor. Bu bir oyuncu için en büyük ödüldür. Çünkü bir karakteri halkın kalbine işlediğinizde, zaman ne kadar geçerse geçsin, unutulmaz olur” sözleriyle, rolün kendisi için taşıdığı önemi vurguladı.




Türk televizyon tarihine damga vuran Kurtlar Vadisi, yayınlandığı dönemde milyonları ekran başına kilitleyen bölümleriyle hafızalarda yer etti. 2003 yılında başlayan dizi, derin devlet, istihbarat, derin devlet ve güç dengelerini işleyerek yalnızca bir televizyon yapımı olmaktan öteye geçti; toplumsal hafızada bir dönemin aynası oldu. Kurtlar Vadisi, sadece aksiyon sahneleriyle değil unutulmaz replikleri, güçlü kadrosu ve derin hikâyesiyle izleyicide iz bıraktı. Polat Alemdar, Süleyman Çakır ve Mito gibi karakterler diziyi bir fenomen haline getirdi.

Korkunun bilinçaltıyla kesiştiği yer “Zifir”

Bir travmanın gölgesinde, aşkın ve korkunun en karanlık biçimiyle yüzleşme zamanı. Modern sinema estetiğini geleneksel korku anlatılarıyla harmanlayan ZiFiR, insan zihninin derinliklerinde saklı kalan bastırılmış anıların, görünmeyenle kurulan ölümcül bağların ve aşkın doğaüstü bir kıskançlıkla nasıl bir kabusa dönüşebileceğinin çarpıcı bir temsili olarak sinema izleyicisinin karşısına çıkıyor.




Yönetmenliğini Paşhan Yılmazel ve Mustafa Özen’in üstlendiği; senaryosunu ise ikinci kez uzun metraj formatta kaleme alan Paşhan Yılmazel’in yazdığı ZiFiR, yalnızca bir korku filmi değil, aynı zamanda kadın psikolojisine, toplumsal baskıya ve bastırılmış travmalara dair derinlikli bir anlatı sunuyor. Başrollerinde Damla Latin, Günay Narlı, İrem İpek, Habil Ceyhan, Bennur Duyucu, Coşkun Gültekin ve Talha Batdal’ın yer aldığı film, genç bir kadın olan Seval’in geçmişiyle hesaplaşırken, akıl ile metafizik arasındaki ince çizgide verdiği mücadeleyi konu alıyor. Çocukluğundan gelen karanlık bir varlığın, bastırılmış bir travma aracılığıyla tekrar hayatına sızması, Seval’in iç dünyasında yıkıcı bir dönüşüm başlatır.




Falcı seansıyla başlayan ve bir “âşık cin”in kıskançlığına kadar uzanan bu karanlık yolculuk; izleyiciyi yalnızca korkuyla değil, aynı zamanda insan zihninin kırılganlığı, inançla delilik arasındaki sınırlar ve sevginin kontrolsüz gücüyle de yüzleşmeye zorluyor. Mustafa Özen’in görüntü yönetmenliğini üstlendiği filmde atmosfer, ışık ve kadrajlar; bilinçaltının katmanlarını yansıtan metaforlarla dolu.




Filmin müzikleri ise Berlin’de, BBM Media Stüdyosu’nda, uluslararası çapta çalışmalar yürüten PADA HOUSEtarafından bestelenerek kaydedildi. Bu özgün müzikler, ZİFİR’in tekinsiz atmosferine eşlik eden duygusal derinliği ve gerilimi daha da yoğunlaştırıyor. Görsel ve işitsel dünya, izleyiciyi sarmalayan güçlü bir deneyime dönüştürülüyor. Yapımcılığını Ömer Beltekin, Paşhan Yılmazel ve Mustafa Özen’in üstlendiği ZiFiR, Film House Entertainment by Onur Yılmaz & Almira Yapım imzasıyla çok yakında sinemalarda izleyiciyle buluşacak.

İbrahim Erkal’ın “Unutmayacağım” eseri “Bildiğin gibi değil” filminde yeniden hayat buluyor!

Türk müziğinin unutulmaz isimlerinden İbrahim Erkal’ın eseri “Unutmayacağım”, bu kez sinema dünyasında yankı buluyor. İstanbul Film Festivali’nden “En İyi Senaryo” ve “En İyi Erkek Oyuncu” ödülleriyle dönen “Bildiğin Gibi Değil” filminin müziklerinde yer alan eser, filmin oyuncuları Serdar Orçin, Alican Yücesoy, Hazal Türesan ve yönetmen Vuslat Saraçoğlu tarafından seslendirildi.




Söz ve müziği İbrahim Erkal’a ait olan “Unutmayacağım”, filmdeki dramatik anlatımın kalbinde yer alarak izleyicilere unutulmaz bir deneyim yaşatıyor. Eserin kayıtlarında Anıl Şenarsoy (gitar) ve Onur Gündüz (ud) enstrümanlarıyla yer alırken, mix ve mastering çalışmaları Erman Aydöner tarafından gerçekleştirildi. Çalışmanın stüdyo kayıtları ise Lavega Project’te yapıldı.




Ulus Müzik etiketiyle yayınlanan “Unutmayacağım”, tüm dijital platformlarda dinleyicilerle buluşuyor. Film ise Streç Film yapımcılığında, İbrahim Erkal’ın doğum günü olan 10 Ekim’de vizyona girerek usta sanatçının hatırasını sinema perdesinde yeniden yaşatacak.

Page 2 of 478

Powered by WordPress & Theme by Anders Norén