Written By Samet Tosun
Categories:

Samet Tosun: Merhabalar Semih bey, öncelikle bizi kırmadığınız için teşekkür ederiz. Bize biraz kendinden bahseder misin ? Semih Ertürk kimdir ?

Semih Ertürk: Merhaba Samet Bey, öncelikle bu fırsatı bana verdiğiniz için size ve ekibinize tekrar teşekkür ediyorum. 9 Şubat 1988 Çorum doğumluyum. Emekli memur çocuğuyum. Bekârım. 2006’da Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümüne yerleştim. Şiir dinletileri, editörlük, tiyatro faaliyetleri, Sessiz Kalemler isminde bir dergi ve aynı adla bir TV Programı yaptım. 2011’de mezun oldum. Bir müddet ücretli öğretmenlik yaptım. 2013’te alanımla ilgili çalışmalar yapmaya başladım. Birebir dersler verdim. 2016’da yayınevi kurdum, iflas ettim. İş konusunda pek şanslı olmadım. İlginç bir şekilde bunca faaliyetime rağmen sektörde pek kabul de görmedim. Arkamda duran da olmadı, destek çıkan da. Devleti de hep kıl payı ile kaçırdım. Sonrasında İstanbul’a tekrar döndüm. İş aradım, aradım, aradım az gittim uz gittim başvurdum, yalvardım, derken 1 yıl Yozgat’ta bir doğalgaz şirketinde arşiv memuru olarak çalıştım. Tekrar İstanbul’a geldim. Birkaç yerde daha çalıştım. Sonrasında yani 30 yaşıma geldiğimde artık edebi bir şeyler üretmeye karar verdim. Ve Topsakallı Maganda ortaya çıktı.

Samet Tosun: Sosyal hayatta Semih Ertürk nasıl biridir, biraz bize iş dışında neler yaptığından bahseder misin ?

Semih Ertürk: Şu an aktif olarak çalıştığım bir yer yok. Demin de dediğim gibi ilginç bir şekilde yok sayılıp, kabul edilmiyorum. Görüşmek için gittiğim yerlerde istedikleri her şeyi yapmama rağmen iş de bulamıyorum, garibime giden kısım da burası zeten. Editörlük, öğretmenlik, güvenlik, garsonluk vs. yapabileceğim ne varsa hepsine başvurdum. Gitmediğim yer kalmadı. Nasipsiz olduğuma artık kanaat getirdim. Bunun haricinde şu an İstanbul Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Arkeoloji Bölümüne devam ediyorum. Biraz masraflı fakat güzel bir bölüm. Özel Güvenlik Sertifikasına başvurdum. Zaman zaman TRT 1’in Şampiyon adlı dizisinde figüranlık yapıyorum.

Biraz masraflı fakat güzel bir bölüm. Özel Güvenlik Sertifikasına başvurdum. Zaman zaman TRT 1’in Şampiyon adlı dizisinde figüranlık yapıyorum. Bol bol okuyorum. Diğer çıkarmayı düşündüğüm eserler üzerine odaklanıyorum. Sosyal hayatım pek yok. Şöyle ne yapıyorsam tek başıma yapıyorum. Bir yere mi gideceğim genelde yalnız gidiyorum. Bir şey mi yiyeceğim genelde yalnız yiyorum. Çok bir arkadaşım bir sevgilim vs. de yok. İnsanlar beni biraz tuhaf bulduğundan olacak aralarına pek almazlar. Ama eğlenceli biriyimdir. Tadını çıkarmaya bakarım. İmkânım olsa çok yeri gezmek isterdim. Her erkek gibi aile kurmak isterdim. Ama şu an bir fetret devrindeyim. Ailevi sorunlar, işsizlik vs. halledilmesi gereken meseleler var. Orta Gençlik Çağımda halledebilirim umarım. Şansımın döneceğine inanıyorum.

Samet Tosun: Son kitabın ‘’ Top Sakallı Bir Magandanın Entel Bamyalı Hayalleri’’ hakkında konuşalım, kitap nasıl ortaya çıktı ve mutfak aşamasını bizlere anlatır mısın ?

Semih Ertürk: Maganda şöyle ortaya çıktı: yukarda da dediğim gibi artık 30 yaşıma geldim hatta geçtim şu an 32’ye doğru gidiyorum. 25 ile 40 yaş arası bir erkeğin restorasyon dönemi ve olgunlaşmaya başladığı yaş aralığıdır. İçimdeki duyarlanmaları yazıya dökmeye karar verdim. Daha öncesinde de yazıyordum fakat kitap haline getirme fikrim yoktu. Sonrasında artık zamanı geldi dedim ve eserimi hazırladım. İlk başta yine kimse kabul etmedi, reddedildim vs. ama en sonunda yapmayı başardım.
 
Samet Tosun: Kitabı ilk eline aldığında neler hissettin, duygularından bahseder misin ?
Semih Ertürk: Sanki bir çocuğum olmuş gibi bir histi. Bir tebessüm oluştu ister istemez tabii ki de. Yani içinizdekini dışarı kısa ve net bir şekilde anlatmayı başarmışsınız. Ki yazıdan önce şiir vardı insanlık tarihinde de. O yüzden şiirde ısrarcı oldum. İnanılmaz bir heyecan yaşadım. Tarifi zor bir duygu. Anlatması gerçekten zor. İnsanlara kendinizi bir şekilde ifade etmenin hazzı ve herkesin şair olamaması da ayrı bir zevk verdi diyebilirim.
 
Samet Tosun: Bir yazar olarak ‘’Aşk’’ ı tanımlamanı istesem bizlere neler söylersin ?
Semih Ertürk: Yaşamadığım bir duygu. Karşı taraf asla karşılık vermedi bana. İnanın el ele tutuşmuşluğum dahi yoktur. Az önce de dedim tuhaf ve garip bulunuyorum. Çünkü marjinal bir yapım var. Kolay kolay yalan söylemem, asla işime geç gelmem, verdiğim söz neyse katiyen bozmam, kimsenin malına göz dikmem, gideyim de efendi gözüküp falancayla iş pişireyim derdim yoktur vs. Aşkı şöyle tanımlayabilirim: Bir çeşit duygusal virüs bulaşıklığı. Tepkileriniz, hisleriniz, kanınızın akışı aklınıza gelebilecek ne kadar hormonal, psikolojik tepkime varsa hepsi bir anda, aynı anda meydana geliyor. Siz siz olmaktan çıkıyorsunuz. Ne kendiniz ne de o olabiliyorsunuz. Aşk bir kişinin iki kişiyi birden içine sığdırıp yaşaması bana göre. Ruh aşkla katarsislenmez.
 
Samet Tosun: Kitap hakkında gelen olumlu yada olumsuz yorumlar seni nasıl etkiliyor, motivasyonunu nasıl sağlıyorsun ?
Semih Ertürk: İnan çok takılmıyorum. Kimisi takdir ediyor kimisi bu ney la diyebiliyor. Yapacak bir şey yok. Orhan Veli’de Garip Akımı’nı ilk ortaya çıkardığında kolay kolay kimse kabullenemedi mesela, dalga geçildi, şiir mi be bunlar dendi falan. Yani zamana bırakmak en iyisi eğer gerçekten bir şeyler yapabildiyseniz zaten bir şekilde anılmaya, saygı duyulmaya başlarsınız. Olumlu ve olumsuz olması beni sevindiriyor. Çünkü okuduğuna kanaat getiriyorum. Birisi daha beni biliyor artık diyorum iyi veya kötü. Seviniyorum.
 
Samet Tosun: Birazda projelerinden bahsedelim, kitapseverleri bekleyen yeni sürprizler var mı ?
Semih Ertürk: Sağlam bir iş bulduğum dakika evet. Şu an yazılmış hazır 5 şiir kitabım ve taslak halinde bir roman çalışmam var. Başlangıçta Sıfırın Karesi demiştim ama sonra ismini değiştirdim. Şimdilik adı da konusu da bende kalsın. İnşallah işlerim rayına oturduğunda daha sağlıklı bir şeyler ortaya çıkartacağım. İş derken tabii ki haydi 6 gün 12 saat çalış her şeyle uğraş asgari ücret verelim tarzı değil elbette. Bunun adı iş değil kölelik bile değil çünkü kölenin bile hakları az da olsa vardır. Bu kafaya böyle işler artık teklif edilmemeli.
 
Samet Tosun: Son olarak DS kültür sanat okurları için bir şeyler söylemek istersin ?
Semih Ertürk: Eğer bu güzel röportajı okuyup da bana güzel imkânlar sağlayabilirlerse memnun kalırım. İmkânı olanlar lütfen eserimi bir alıp incelesin. Çok pahalı bir şey değil zaten oradan para da kazanmıyorum şimdilik. Benim işim kalıcı bir şeyler ortaya koyabilmek. Hepsine saygılarımı ve teşekkürlerimi sunuyorum.
 
Samet Tosun: Bu güzel ve bir o kadar keyifli sohbet için teşekkür ederiz. İnşallah daha güzel yerlerde görüşmek dileğiyle.
Semih Ertürk: Ben teşekkür ediyorum. Biz treni kaçırmış bir milletin çocuklarıyız ve ne olursa olsun çalışmak zorundayız. Vatanseverlik budur. İşinizi ne olursa olsun düzgün yapmak.