Karışık bir hüznü okşuyorum,
Bir melodide depreşiyor eski anılarım;
Eski ve yaşanmamış…
Yılgın şehrin gürültüsünden uzakta
Ve kimsenin erişemeyeceği bir noktada
Şehri satmaktayım.
Oysaki bu şehir satılık değil,
Bu şehir yok,
Bu şehir hiç…
Oysaki bir hüznün taç töreninde
Birlikte kurduğumuz bir oyunda
Birlikte öldürmüşüz kendimizi.
Asmışız arşa maviden yelpazeyi.
Uçuyor sandığın can çekişiyor,
Gülüyor sandığın bir lodosa hazırlık,
Ağlıyor sandığın kuyusu başında
Bekliyor bir kova suyu içmek için.
İçmek yaşamak…
Yoksa bu merasimi mi kutsamak?