Kategori: Sosyal Gündem Page 4 of 37

Nadir Hastalıklar Federasyonu, Dünya Nadir Hastalıklar Günü Dolayısıyla Şubat Ayında Nadir Yaşamların Yaşadıkları Zorluklara Dikkat Çekti!

Şubat 2024’te nadir hasta dernekleri tarafından, nadir yaşamlara yönelik sorunlara akılcı, pratik, kalıcı çözümler üretmek ve bu çözümlerin hayata geçirilmesini sağlamak amacı ile Nadir Hastalıklar Federasyonu (NHF) kuruldu.

Federasyonda;
Ataksi Telenjiektazi ile Yaşam Derneği,
Albinizm Derneği,
PKU Aile Derneği,
Pulmoner Hipertansiyon ve Skleroderma Hasta Derneği,
Sistinozis Hastaları Derneği,
Tay Sachs ve Sandhoff Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği
Williams Sendromu Derneği olmak üzere 7 dernek yer alıyor.

NHF’nun Nadir Hastalıklar Günü vesilesi ile yaptığı basın açıklamasında federasyonun amaçları, çalışma alanları, vizyonuna değinildi. Bu kapsamda Nadir Hastalıklar Federasyonu’nun en temel misyonu; Türkiye’de ve dünyada fark edilmeyen nadir yaşamlara dikkat çekmek, nadir hastalığa sahip bireylerin, yüksek yararlarına yönelik çalışmalar gerçekleştirmek; onları, ortak bir çatı altında eşit ve adil olarak temsil etmek.




Nadir Hastalıklar Federasyonu’nun en temel çalışma alanları; Taşıyıcılık Taraması, Erken Tanı, Erken Tedavi, Tedaviye erişim, İlaca Erişim, Organ Bağışı, Görünmez Engellilik, Ayrımcılık, Eğitim ve İstihdam, Sosyal Haklara Erişim Toplumsal Farkındalık konularıdır. Nadir Hastalıklar Federasyonu Başkanı Deniz Yılmaz Atakay yapılan basın açıklamasında federasyonun amaçlarını şöyle özetledi; “Nadir Hastalıklar Ağı’nı kurarken vizyonumuz bu oluşumu bir federasyon kimliğine taşıyarak nadir hastalıklarla ilgili daha etkin ve kapsamlı çalışmaları yürütebilmekti. Şubat 2024 itibariyle bu vizyonumuzu gerçekleştirmiş olmaktan mutluyuz.

Federasyon olarak amaçlarımız: Nadir hastalıklara ilişkin yasal mevzuatların düzenlenmesinde aktif rol almak
Tüm nadir bireylerin toplum tarafından görünürlüğünü sağlamak amacıyla farkındalık çalışmaları yapmak.
Haklarını korumak ve hak ihlallerini ortadan kaldırmaya yönelik çözümler üretmek
Kamu kurum, kuruluşları ile özel sektör arasında işbirliğine dayalı faaliyetler yürütmek.
İnsan ve hasta hakları temelinde öz savunuculuk bilincini geliştirmektir.
Nadir Hastalıklar Federasyonu olarak bu yıl da Dünya Nadir Hastalıklar Günü vesilesiyle nadir yaşamların temel sorunlardan olan Sağlığa Erişim, Sağlık Harcamalarındaki Pahalılık ve Görünmez Engellilik konularına dikkat çekmek istiyoruz.”




Sağlığa Erişim Her Bireyin Temel Haklarından

Federasyon Başkanı Atakay sözlerine şöyle devam etti: “Sağlığa erişim ülkemiz mevzuatlarında ve uluslararası sözleşmelerde düzenlenen en önemli insan hakkıdır. Nadir hastalığa sahip bir bireyin ülkemizde tanı aldıktan sonra doğru ve güncel tedaviyi alması en doğal hakkıdır. Çünkü nadir hastalıklar çoğunlukla çocuklar başta olmak üzere, bireylerin ölümüne sebebiyet vermektedir. Her ne kadar Nadir Hastaların, sağlığa erişim süreçleri ile ilgili olumlu haberler duyulsa da bu erişimin zorlu bir hukuk mücadelesi ile elde edildiği bir gerçektir. Ülkemizde bireyler, sağlığa erişebilmek için idari mercilere ve mahkemelere başvurmak zorunda kalıyor. Oysa sağlığa erişim hakkının hukuki dayanağı, başta insan hakkı sözleşmeleri olmak üzere ulusal ve uluslararası mevzuatlardır. Nadir hastaların sağlığa erişebilmeleri için özellikle Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi’nin 55. Madde bağlamında yükümlülüklerin hatırlatılarak mevuzatların düzenlenmesi- uygulanması ve “Nadir Hastalıklar Ulusal Eylem Planı”nın sağlam bir hukuk temelinin üzerine kurularak hayata geçirilmesi gerekmektedir.”

Sağlık Harcamalarındaki Pahalılık Nadir Yaşamları Zorlaştırıyor

Nadir Hastalığa sahip bireylerin, sağlık harcamalarına ilişkin yıllık giderlerinin diğer bireylere oranla 6 katı yüksek olduğuna dikkat çeken Deniz Yılmaz Atakay; “Yoksulluk sınırında olan hanelerin; katkı paylarının, muayene ücretlerinin yanı sıra hayat boyu kullanmak zorunda oldukları özel besinden tıbbi cihaza kadar pek çok alanda gereksinim malzemelerinin temini için çok büyük bedeller ödediği tespitidir. Bu nedenle Nadir Yaşamların ekonomisine ve sağlığına katkı sağlamak için özel ve yaşamsal gereksinimlerine “vergi muafiyeti” uygulanması elzemdir.” dedi.

Her Engel Görünür Değildir

Federasyon Başkanı Atakay son olarak her engelin görünür olmadığını belirterek sözlerine şunları ekledi; “Nadir hastalığa sahip bireylerin görünmez engeli olabilmektedir. İç organlara yansıyan birtakım nadir hastalıklarda mevcut olan görünmez engellilik, ülkemizde bir “engel türü” olarak kabul edilememektedir. Görünmez engele sahip hastalar, sağlığa erişim bakımından elzem olan “sağlık/engelli raporlarını” almak için çok uğraş vermektedir. Oysa her engel dışta ve görünür olmayabilir çünkü bazı nadir hastalıklarda ve sendromlarda, fizyolojik, anatomik problemler sadece iç organları etkileyebilmektedir. Bu nedenle, bireyler sağlık/engelli raporu alırken bu durumu doktorlara her seferinde açıklama mecburiyeti hissetmektedir. Bu sorunun çözümü, ilgili tüm sağlık sistemine ve hiyerarşisine bir “farkındalık çalışması” yapılarak, engellerin “görünmez” de olabileceği bilincinin aşılanmasıdır.”




Nadir hastalıklar, 2000’de 1 ya da daha az sıklıkta görülen, çoğu ilerleyici, metabolik, kronik ve bazıları ölümcül olabilen hastalıklardır. Literatürde yaklaşık 8000 nadir hastalık tanımlanmıştır ve bu hastalıkların %80’i genetik geçişlidir. Hastaların yaklaşık %50’sini çocuklar oluşturmaktadır. Nadir hastalıkların %95’inde henüz bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır. Bu nedenle 5 yaşına gelmeden hayatını kaybeden nadir hastaların oranı %30’dur.

Nadir hastalıklar Türkiye’de her 16 kişiden 1’inde görülürken; Türkiye’de 5 milyon, dünyada yaklaşık 350 milyon kişi nadir bir hastalığa sahiptir. Her bir hastalığın kendine ait bir özelliği vardır. Bu özelliği dolayısıyla özel bakım ve tedavi yöntemlerine, ilaçlara, sarf malzemelere, özel besinlere ve tıbbi cihazlara gereksinim duyulmaktadır.

MPS LH Derneği: ”Enzim tedavimizi geri istiyoruz!”

Nadir hastalıklar, genel popülasyona oranla daha az sayıda kişide görülen hastalıklar olarak tanımlanıyor. Hastalıklar tek tek değerlendirildiğinde az sayıda kişide görülmesine karşın bu hastalıklardan etkilenen kişiler toplamda önemli bir nüfus grubuna karşılık geldiğini belirten MPS LH Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ayfer Ergüzel, 29 Şubat Dünya Nadir Hastalıklar Günü dolayısıyla nadir hastalıklara ve nadir hastalara dikkat çekmek, farkındalık yaratmak üzere basın açıklaması yaptı.




Mukopolisakkaridoz ve Benzeri Lizozomal Depo Hastalıkları (MPS LH) Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ayfer Ergüzel yaptığı yazılı basın açıklamasında nadir hastaların beklentilerini ve yaşadıkları zorlukları şöyle ifade etti: Dünyada 8 bini aşkın nadir hastalık tespit edilmiş ve yaklaşık 473 milyon kişi, bir diğer ifadeyle dünya nüfusun yüzde 5′ i, nadir hastalıkların bir türü ile mücadele etmektedir. Bu hastalıkların yüzde 80’ i genetik kaynaklı; çoğu da kronik ve yaşamı tehdit edicidir. Bu hastalıkların yaklaşık yarısı daha çocukluk döneminde ortaya çıkmaktadır.

Ülkemizde 5-6 milyon!

Nadir hastalık, Avrupa ve gelişmiş ülkelerdeki tanımıyla; 1/2000 ya da daha az sıklıktaki, çoğu ilerleyici, metabolik, kronik ve bazıları ölümcül hastalıklardır. Derneğimize de adını veren Mukopolisakkaridoz (MPS) ve Benzeri Lizozomal Depo Hastalıkları da bu nadir hastalıklar şemsiyesi altında yer alır. Ebeveynlerden kusurlu birer genin aktarıldığı durumda hastalıkların ortaya çıkma ihtimali, yüzde 25 gibi yüksek bir orandır! Dünyada her yenidoğan 25.000 bebekten 1’ i, MPS hastalığının bir türüyle dünyaya gelmektedir. Birçok nadir hastalık kaydının sağlıklı bir şekilde tutulamamış olması ve ailelerin hastalığı gizlemesi nedeniyle kesin sayı bilinmemekle birlikte, ülkemizde yaklaşık 5-6 milyon nadir hasta olduğu tahmin edilmektedir.




Günümüzde Nadir hastalıklar, önemli bir halk sağlığı sorunudur. Çoğunluğu genetik kökenli ve kompleks özelliklere sahiptir. Teşhisi zor, tedavi seçenekleri sınırlı, kişide kalıcı zihinsel ve bedensel engellilik oluşturabilen bir hastalık grubudur. Bununla birlikte nadir hastalıklar yeterli bilimsel bilginin ve kesin verilerin bulunmadığı, tıp profesyonelleri de dahil olmak üzere sağlık personeli ve diğer sosyal destek profesyonellerince yeterli müdahale edilemeyebilen ve gerekli farkındalığın sağlanamadığı spesifik bir alan olarak dikkat çekmektedir.

Hastalığımız nadir, ilacımız ”Yetim”

Genelde nadir hastaların, özelde de MPS LH hastalarının en büyük sorunu, tanı gecikmesi, tedavi süreçleri ve ilaca erişim sayılabilir. Başkaca sorunlar da mevcuttur ancak bu üçlü hayatidir. Erken tanı alınamaması, tedavinin gecikmesine bu da çoğu zaman geri dönüşü imkansız organ hasarlarına neden olabilmektedir. Tedavi sürecinde yaşanan olumsuzluklar, ilaca erişimdeki sıkıntılar da benzer sonuçları doğurmaktadır.




Bu hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçlar, “yetim ilaç” olarak adlandırılmaktadır. Firmaların, sosyal sorumluluk bilinciyle yetim ilaç üretimine yöneldikleri bilinmektedir ancak bu çaba maalesef yeterli değildir. Ülkemizde kullanılan yetim ilaçların hemen hepsi yurtdışında üretilmektedir. Uzun süren uğraşlardan sonra, MPS Tip 7 ilacı da SGK Geri Ödeme Listesine alındı ancak Niemann-Pick tanılı hastalar, hâlâ ilaçlarının ödeme listesine alınmasını bekliyor. Bu noktada bütün nadir hastaların muzdarip olduğu bir başka büyük sorun ise önceki yıl tedavi kriterlerinde yapılan değişiklik. Sağlık Uygulama Tebliğinde (SUT) yer alan bu değişiklik, hastalarımızın hayallerine büyük darbe vurdu!

Hayat zor bize daha da zor!

Nadir hastalar zaten toplumun dezavantajlı grubu içerisinde yer almaktadır. Ülkemizdeki hayat koşulları, sıradan insanlar için bile çok ağırken nadir hastaların yaşadıklarını görmek için biraz empati rica ediyoruz. Hastalar ilaca erişim, rapor süreleri ve Enzim Replasman (ERT) tedavisini belli merkezlerde almak durumunda kaldıkları için sıkıntı yaşıyor. MPS hastalarının ilaçları, geri ödeme listesine dahil edilmiş olsa da tedaviye başlama ve devam etme kriterlerinde yapılan değişiklik, hastalarımızın umutlarını da kırdı.




Enzim tedavimizi geri istiyoruz!

Yaklaşık 2 yıl önce Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından Sağlık Uygulama Tebliği’nde (SUT) yapılan değişiklikle bazı lizozomal depo hastalıklarının, enzim tedavisine başlama, devam etme ve sonlandırma kriterlerinde değişiklik yapıldı; yapılan değişiklikler de 1 Haziran 2022 tarihli Resmi Gazete’ de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Yapılan bu değişiklikle MPS LH hastalarının, tedavilerine başlaması ve devam edilebilmesi yeni şartlara bağlandı. Tedaviye başlamak için ilerleyici hastalığı olmamak, ventilatöre bağımlı olmamak, ileri derecede zekâ geriliği bulunmamak ve 6 dakikalık yürüme testinin uygulanabilmesi gibi, tedaviye devam etmek için de yürüme testinde yüzde 10 ve üzerinde iyileşme; iyileşmenin de sabit kalması gibi bazı kriterler getirildi. Her ne kadar SUT kriterleri arasında yer almasa da “kilo fazlası” gerekçesiyle tedavisini yaptıramamış ve işini bırakmak zorunda kalan hastalarımız var.

Yapılan bu düzenleme ile yaklaşık 2 yıldır hastalarımızın birçoğu maalesef kendilerine umut olan, hayata tutunmalarını sağlayan enzim tedavisinden mahrum bırakılmış durumda. Yeni düzenlemenin yürürlüğe girdiği ilk günden beri, düzenlemenin tekrar gözden geçirilmesi ve geri çekilmesi için Dernek olarak var gücümüzle çalışıyoruz. Son olarak geçtiğimiz Ekim ayında SGK Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğü Yurt Dışı Sağlık Hizmetleri Dairesi yöneticileri ile Ankara’ da görüştük ancak henüz bir gelişme sağlanabilmiş değil. Zaman biz nadir hastalar için herkesten daha hızlı akıyor ve daralıyor. Konu hayati ve acil çözüm gerektiriyor. Buradan Sağlık Bakanımıza ve SGK yöneticilerine bir kez daha sesleniyoruz: Enzim tedavimizi geri istiyoruz!




Öncelikli amacımız hastalarımızın hayatına dokunmak!

MPS LH Derneği olarak, özelde Mukopolisakkaridoz, genelde de nadir hastalıklar konusunda farkındalık oluşturmaya çalışıyoruz. Erken tanı ve tedavi süreçlerine hastaların yanında olmak, konunun uzmanı hekime ve doğru sağlık kuruluşuna erişimde yardımcı olmak yaptığımız çalışmalar arasında. Hasta ve hasta yakınlarına sosyal, kültürel, eğitim, sağlık ve hukuki alanlarda da destek sağlamak amacıyla da çalışmalar yürütüyoruz. Nihai amacımız ise nadir hastalıkların bir türü ile yaşamak durumunda olan bireylerin hayatlarında olumlu yönde değişimler sağlamak. Bir diğer hedefimiz de hastaların sesini topluma duyurmak, nadir hastalık bilincini artırmak. Uzun vadede Sağlık Bakanlığı bünyesinde, konunun uzmanlarının katılımıyla tanı ve tedavi merkezlerinin kurulmasını sağlamak.

Şehitlerimiz ve Depremzedeler unutulmadı!

Manisa Can Dost Doğa Severler Grubu, vatan için canını veren aziz şehitlerimiz ve 6 Şubat depreminde hayatını kaybeden vatandaşlarımız için helva hayrında bulundu. Dualar eşliğinde gerçekleştirilen helva hayrında duygulu anlar yaşandı.




Can Dost Doğa Severler Başkanı Yaman Üzeyir, ’’Asrın felaketi olarak nitelendirilen 11 ilimizde depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımızın ve şehitlerimizin hayrına katkıda bulunan grup yöneticilerine, üyelere ve katılan herkese teşekkür etti. Depremde yakınlarını kaybedenlere baş sağlığı diledi. Vefat edenlere Allah rahmet eylesin. İnşallah bir daha böyle felaketler yaşanmaz dedi.’’

Haber: Hasret Dilek Delier

Türk doktorun Avrupa’da çığır açan ilçasız lazerli kanser tedavisi dünya tıp gündeminde!

Son 10 yıl klasik konvansiyonel kanser tedavilerinin başarı oranı kanser hücrelerinin evrim geçirmesinden dolayı gittikçe azalmaya başladı. Önümüzdeki 10 yılda kanserli hasta sayısının ise % 100 oranında artması kaçınılmaz ve istatistik olarak beklenen oran ve sayı olarak bilinmekte. Klasik konvansiyonel tedavilerin yerini Almanya da yaşayan dünyanın en iyi 7 kanser tedavi doktoru arasında gösterilen Dr. Yadigar Genç in geliştirdiği ve bir çok dalda ödül alan ilaçsız kanser tedavi yöntemi sağlık otoriteleri tarafından gündemden düşmüyor.




Yeni yöntem ile tedavide başarı şansı diğer tedavi yöntemine göre % 50 artmakta. Kanserli kök hücreler kendini kemoterapide kendini saklarken yeni yöntem ile kök hücreleri tespit edip imha etme yolu ile tedavide kesin sonuca en yakın yol uygulanmakta. Hasta olan bireye verilen ilaç ile 4 saat minimum 72 saat arasında vücutta dolaşım yaparak tüm kanserli ve kök hücrelere yapışmak sureti ile beraber dolaşımda yer almakta. Vücuda enjekte edilen damar yolundaki özel lazer ışını ile ise vücutta bir giyotin köprüsü oluşturulmakta ve dolaşımda o bölgeden geçen kanser hücreleri tamamı ile lazer giyotininde imha edilip patlatılmakta ve kanser hücrelerinin bir daha aktif hale gelemeyeceği şekilde imha edilmekte. Kanser hücreleri bir daha vücudun diğer bölgelerinde metastas yapamamakta ve hastalık sona ermekte.




Tedavide kullanılan partiküller lazer ışığına duyarlı, doğal ve yan etkisi olmadığından tedavi sürecinde diğer organlara yan etki yapmıyor. Vücuttan doğal yollar ile dışarı atılıyor ve hastaya hiç bir zararı bulunuyor. 2018 yılında iki ayrı Nobel ödülü alan tedavi yöntemi tedavide olumlu cevap verdiği kanser, diyabet, kronik karaciğer, böbrek rahatsızlığı, polinörotopi, fibramayalji, ms hastalığı gibi hastalıklarda çözüm sağlanmış birçok hasta tarafından da Avrupa tercih edilmekte ve Avrupa sağlık örgütü tarafından kabul edilen en yeni ve en iyi tedavi yöntemleri arasında kabul edilmekte.

Haber: Hasret Dilek Delier

Ünlü psikolog Volkan Uçak, zihin hackleme tekniğinin sırlarını anlattı!

Sigarayı bırakmak artık çok kolay Dr. Volkan Uçak, zihinsel manipülasyon teknikleri arasında çok rağbet gören “zihin hackleme” tekniği ile ilgili sırları paylaştı. Psikoloji ve mentalizm alanında yaptığı çalışmalarla dikkat çeken Klinik Psikolog Dr. Volkan Uçak, bir psikolojik manipülasyon ve ikna tekniği olan “zihin hackleme” tekniğinin sırlarını paylaştı. Uçak, “Zihin hackleme ile insan zihnini derinlemesine tanıyabilir, manipüle ya da ikna edebilirsiniz. Bağımlılık ya da anksiyete problemlerinizi aşmak için oldukça faydalı bir tekniktir.” ifadelerini kullandı.




Zihin hackleme tekniğinin insan ilişkilerini geliştirme açısından da önemli bir araç olabileceğini söyleyen Uçak, “Hem sizi manipüle etmeye çalışan insanların kurbanı olmaktan kaçabilir hem de insan ilişkilerinizi daha olumlu bir noktaya çekmek için kullanabilirsiniz.” dedi. Uçak ayrıca, zihin hackleme tekniğinin iş yaşamında başarılı olmak için de kullanılabileceğini açıkladı.

Birçok bağımlılık bu yöntemle geride bırakılabilir

Dr. Volkan Uçak, sigara, alkol ve uyuşturucu gibi bağımlılıkların zihin hackleme tekniği ile geride bırakılabileceğini söyledi. Özellikle sigara bağımlılarının bu tekniğe çok rağbet gösterdiğini belirten Uçak, “Zihin hackleme tekniği, sigara bağımlısı kişilere uygulandığında yüksek başarı oranına sahip bir teknik.” dedi. Volkan Uçak, bu tekniğin telefon veya bilgisayar bağımlılığında da etkili olduğunu ifade etti. Sağlıklı bir psikolojiye sahip olmak için özellikle ciddi zararlar verebilecek bağımlılıkların aşılması gerektiğini söyleyen Uçak, zihin hackleme tekniğinin kolay bir şekilde öğrenilerek kişiler tarafından kendilerine de uygulanabileceğini söyledi.




Zihin hackleme, başarılı bir kariyer ve sosyal hayata giden yolu açabilir

İş hayatında karşılaşılan stres ve rekabet ortamının, kişilerin psikolojik problemler yaşamasının önünü açtığını söyleyen Volkan Uçak, iş hayatında ve sosyal hayatta karşılaşılan manipülatif kişileri daha iyi ayırt edebilmek ve onlara karşı daha güçlü bir savunma mekanizması geliştirebilmek için zihin hackleme tekniğinin kullanılabileceğini belirtti. Uçak, “Başarılı bir kariyer ve sosyal hayat kurmak isteyen kişilerin hem karşılarındaki insanların yaptığı manipülatif davranışları ya da kullandığı manipülatif cümleleri anlayıp daha güçlü bir savunma geliştirmek hem de kendi ikna edicilik seviyenizi artırarak daha güçlü sosyal ilişkilere sahip olmak zihin hackleme tekniğiyle mümkündür.” dedi. Zihin hackleme tekniğinin size karşı kullanıldığını anlamanın oldukça zor olduğunu da ekleyen Uçak, “Zihin hackleme size karşı kullanıldığında anlayamayabilirsiniz fakat çok basit yöntemleri öğrenerek buna karşı savunma geliştirmeniz oldukça mümkün.” ifadelerini kullandı.

ingiliz The Economist dergisi’nin ‘’ABD bölünüyor’’ kapağı gerçek oldu!

İngiliz The Economist dergisi’nin Eylül 2022 sayısının kapağına taşıdığı ABD’nin ikiye bölünmesi gerçek oldu. Dergi, kapağında özgürlük anıtını ikiye bölerek ABD’nin olası bir bölünmenin eşiğinde olduğuna vurgu yaptı. Bugüne kadar yayınladığı her sayısının kapağı ile büyük tartışmalara neden olan derginin bu söylemi ülkede varoluşundan beri süren ırkçılık, gelir dağılımındaki eşitsizlik ve eyaletler arasındaki kanuni uygulamalar arasındaki uyumsuzluk, ABD’nin dağılacağı söylemlerini artırdı.




Demokrat aday Joe Biden’ın seçimleri kazanmasının ardından çıkan olaylar ve devam eden istikrarsızlık ülke’yi iç savaşın eşiğine getirdi. ABD Anayasa Mahkemesi’nin kararını tanımayan Teksas Valisi Greg Abbott’a eski ABD Başkanı Donald Trump’tan destek geldi. Trump, “Tüm eyaletleri yasa dışı kişilerin sınırdan girişini önlemek ve sınırdan geri göndermek için ulusal muhafızlarını Teksas’a yerleştirmeye davet ediyorum” dedi.




Eski ABD Başkanı Donald Trump: yaptığı açıklamada: “İsteyen tüm eyaletleri, yasadışı göçmenlerin sınırdan girişini önlemek ve geri göndermek için ulusal muhafızlarını Teksas’a yerleştirmeye ve teşvik ediyoruz. Tüm Amerikalılar, Teksas yetkililerinin Teksas’ın ve Amerikan halkının güvenliğini, bekasını ve egemenliğini korumaya yönelik tedbirlerini desteklemeli.” Teksas Valisi Greg Abbott: “Anayasal hakkımızı korumak için 25 eyaletten muhafızlar geliyor. Eyalet güçleri ile hükümet güçleri arasında çatışma ihtimaline mümkün olduğunca hazırlıklı olacağız. Yasadışı girişleri engellemek için ne gerekiyorsa yapacağız.” ifadelerini kullandı.

Gazze için başlatılan hastag çalışması dünya gündeminde ”#GazaStarving”

işgalci israil’in 7 Ekim’den bu yana saldırıları altında bulunan Gazze Şeridi’nin kuzeyinde yaşayan Filistinliler, israil’in Mısır’ın Refah kapısından yardım tırlarının geçişine izin vermediği için yiyecek ekmek bulamıyor. Tam bir insanlık dramının yaşandığı Gazze’de şuan en büyük ihtiyaç un bulunmamasıdır. Gazze’nin kuzeyinde yaşayan ve yaşam mücadelesi veren Filistinliler un bulamadıkları için hayvan yemlerini öğütmeye başladı.




Sosyal medya platformu Twitter (X)’de Gazze’deki işlenen insan hakları ihlallerine ve soykırıma dur demek için hastag çalışması başlatıldı. #GazaStarving etiketi ile başlatılan çalışma kısa sürede Türkiye’de tt olurken, akabinde dünya sıralamasında birinci sıraya yerleşti. Şuan tüm dünya sosyal medya platformu Twitter (X)’te Gazze’yi konuşuyor. Toplamda 3 milyon’dan fazla tweet atıldı.

Paylaşım yapan sosyal medya kullanıcıları ise, yaptıkları paylaşımlarda ”Refah sınır kapısının acilen açılmasını, çocukların açlıktan öldüklerini ve yapılan bu soykırıma artık birilerinin dur demesi gerektiğinden” bahsetti. Atılan tweet’ler ise kısa sürede tü dünyada karşılık bulmaya başladı. Türkiye’den birçok ünlü isim ve siyasi konu ile ilgili tepkilerini dile getirdi.

Dorak Holding, 5 kıtadan çalışanlarını ve iş ortaklarını İstanbul’da bir araya getirdi!

Türkiye başta olmak üzere uluslararası alanda yeni projelerine hız kesmeden devam eden Dorak Holding; 14- 17 Ocak tarihlerinde dünyanın 5 kıtasından 250 çalışanı ve iş ortağını dev bir organizasyonla İstanbul’da bir araya getirdi. Dünyanın 23 farklı ülkesinden turizm temsilcilerini ağırlayan “Building The Future” (Geleceği İnşa Etmek) isimli vizyon toplantısında, Türkiye’nin 2024 turizm hedefleri, Türkiye’ye getirilen turistlerin sayısını artırma stratejileri ve turistlerin daha mükemmel hizmet alması için çözüm önerileri masaya yatırıldı.




Toplantıda konuşan Dorak Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Ahmet Serdar Körükçü, “2023’te Kapadokya’ya gelen turist sayısı 4 milyona yaklaştı. 2024’te bu sayının 10 milyona çıkabilme potansiyeli var. Kapadokya bölgesinin Türkiye turizm sektöründeki lokomotif ve stratejik konumunun çok önemli olduğunu bir kez daha görüyoruz” dedi. Temelleri 1971 yılında Dorak Tours’la atılan, 2011 yılında holdingleşme süreci tamamlanan; Ahmet Serdar Körükçü, Ahmet Kaplan Tan ve Mustafa Pilav tarafından kurulan Dorak Holding, bugün farklı iş kollarında faaliyet gösteren bir turizm grubu olarak hızla büyümeye devam ediyor.




Sahip olduğu 52 yıllık tecrübe ve faaliyet alanlarıyla, turistlere Türkiye’de paket halinde seyahat deneyimi yaşatan tek marka olan ve bu anlamda ülkemizin yurtdışındaki tanıtımına da katkı sağlayan Dorak Holding; 14- 17 Ocak tarihlerinde İstanbul’da düzenlediği “Building The Future” (Geleceği İnşa Etmek) isimli vizyon toplantısında, dünyanın 5 kıtasından 250 çalışan ve ortağını dev bir organizasyonla İstanbul’da bir araya getirdi. 23 farklı ülkeden turizm temsilcilerini aynı çatı altında buluşturan toplantıda katılımcılar, kendi ülkelerinin turizm değerlerini tanıtma imkanı buldular.

“Kapadokya Bölgesi’nin Türkiye turizminde stratejik önemi var”

Başta İstanbul ve Kapadokya merkezli olmak üzere 28 farklı restorandan temsilciler, mağazacılar, turizm acenteleri, balonculuk firmaları ve ulaşım profesyonellerinin de hazır bulunduğu toplantıda konuşan Dorak Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Ahmet Serdar Körükçü, İstanbul Ritz Carlton Otel’de gerçekleşen ve 2 gün süren çalıştayda, her bir ülke yetkisiyle ayrı ayrı temaslarda bulundu. 2023’te Kapadokya turist sayısının 4 milyona yaklaştığını ifade eden Körükçü, “2024’te bu sayının 10 milyona çıkabilme potansiyeli var. Bu rakamlar, bölgenin Türkiye turizm sektöründeki ikonik ve stratejik değerinin altını bir kez daha çiziyor diye düşünüyorum” dedi.




5 Farklı Kıtada 2.500 Çalışan

65 şirket ve 2500’i aşkın çalışanla; 5 kıtada, 23 ülkedeki seyahat ofisleriyle başta Türkiye olmak üzere dünyanın tüm turistik lokasyonlarına turist getirme gücüne sahip olan Dorak Holding, turizm turları dışındaki alanlarda da faaliyetlerine hız kesmeden devam ediyor. Turizmden taşımacılığa, yeme-içmeden eğlenceye, havacılıktan açık hava aktivitelerine, el sanatlarından madenciliğe, sağlık turizminden mağazacılığa kadar güçlü bir turizm ekosistemini yöneten Dorak Holding; 2024 yılında “uluslararası bir turizm şirketi” haline geldiğini tüm kamuoyuna duyurmayı hedefliyor.

Endonezya’daki Lewotobi Yanardağı patladı!

Endonezya’nın Doğu Nusa Tenggara eyaletinde yer alan Lewotobi yanardağında bir saat içerisinde üç ayrı patlama meydana geldiği açıklandı. Deniz seviyesinden 1.584 metre yükseklikte bulunan yanardağında meydana gelen bu patlama ile ilgili açıklama yapan Jeoloji Ajansı başkanı Muhammad Wafid, kül sütunlarının zirveden 700 metre yüksekliğe kadar yükselerek deniz seviyesinden toplam 2.284 metre yüksekliğe ulaştığını söyledi.




Patlamanın, kraterden yaklaşık 2000 metre uzağa uzanan ve Lewotobi’nin kuzey-kuzeydoğu bölgesine doğru yayılan sıcak çığ bulutları ile karakterize olduğunu bildirdi. Yetkililer, civarda yaşayanlara, ziyaretçilere ve turistlere güvenli bir mesafeyi korumaları, özellikle patlamanın merkezinden en az 5 kilometre uzakta kalmaları ve kuzey ve kuzeydoğu yönlerinde altı kilometreye kadar uzanmaları konusunda uyarıda bulundu.

Lösev çiftliğinde mandalina hasatı yapıldı!

LÖSEV Çiftliği, Can Dost Doğaseverler Grubunu misafir etti. Manisa Can Dost Doğaseverler Grubu 24 Aralık Pazar günü İzmir-Seferihisar-Ulamış Köyü ve Barajını yürüdü. Can Dost Doğaseverler doğa ile iç içe geçen 5 km yürüyüş sonrasın da Lösev Çiftliğinde, lösemililer yararına destek amaçlı farkındalık yaratmak için mandalina hasatına ve toplanan ürünlerin paketlenmesine yardım etti.




Anlamlı bir güne katılan Can Dost Doğaseverler duygulu anlar yaşadı. Başkan Yaman Üzeyir ve tüm grup üyeleri, Lösev Çiftlliği çalışanlarına sıcak karşılamalarından dolayı teşekkür etti. Lösemili Çocuklar Vakfı: Lösev çatısı altında din, dil, ırk, siyasi düşünce, etnik köken vb, eylemlerden daima uzak durabilecek gönüllüleri desteğe bekliyor.

 

Haber: Hasret Dilek Delier

Page 4 of 37

Powered by WordPress & Theme by Anders Norén