Etiket: Ferhan Şensoy

ABD Hapishanelerinde suçsuz yere yatılan 38 yılın karşılığı olabilir mi?

ABD’de Maurice Hastings adında bir adam, 38 yıl boyunca işlemediği bir suç nedeniyle gençliğini parmaklıklar ardında geçirmek zorunda kaldı. 1983’te bir kadına tecavüz edip öldürmekle itham edilen Hastings, ömür boyu hapse mahkûm edildi. Yıllar boyunca masumiyetini savunsa da kimse sesine kulak vermedi. Ta ki 2021’de dosya yeniden gündeme gelene kadar… Yapılan DNA testleri, Hastings’in suçsuzluğunu kesin olarak ortaya koydu.




Devlet şimdi ona 25 milyon dolar tazminat ödeyecek. Miktar büyük, hatta eyalet tarihindeki en yüksek rakam. Ama asıl mesele şu: 25 milyon dolar, kaybolan 38 yılı geri getirebilir mi? Gençliğin coşkusunu, özgürlüğün kıymetini, ailesiyle yaşanamayan anları, kaçırılan hayalleri parayla telafi etmek mümkün mü?

Devlet diyor ki: “Hata yaptık, kusura bakmayın.”

Ama işin doğrusu, bu sözler kaybolan yılları geri getirmiyor. Bu durum, aklıma Ferhan Şensoy ve Rasim Öztekin’in başrollerini paylaştığı Pardon filmini getiriyor. Filmde hatalar ve yanlış anlaşılmalar gülünç bir dille ele alınır, ama gerçek hayatta “pardon” demek ne yazık ki yeterli olmuyor.

Bu olay bir kez daha gösteriyor ki adalet mekanizmasındaki en ufak bir hata bile bir insanın tüm yaşamını altüst edebilir. Bir mahkeme salonunda verilen yanlış hüküm, yıllar sonra DNA ile çürütülebilir ama geçen zaman asla geri dönmez. Hastings’in yaşadıkları sadece kişisel bir trajedi değil; aynı zamanda adaletin ne kadar kırılgan olduğunu, devlet “yanlış yaptım” dese bile geride bırakılan hasarın telafi edilemeyeceğini hatırlatıyor.




Bugün Hastings özgür ve elinde milyonlarca dolar var. Fakat kaybolan 38 yılı hiçbir yargı kararı, hiçbir tazminat geri veremez. Belki de en önemli soru şudur: Bir ülkede, bir hukuk sisteminde, masum bir insanın bir gün bile haksız yere özgürlüğünden yoksun bırakılması kabul edilebilir mi?

Ferhan Şensoy kimdir?

Ferhan Şensoy, 26 Şubat 1951’de Samsun’un Çarşamba ilçesinde doğdu. Annesi Müjgan Şensoy ilkokul öğretmeni, babası Yusuf Cemil Şensoy ise tüccar ve dönemin Çarşamba Belediye Başkanıydı. Şensoy’un ilk öykü ve şiirleri 1969 yılında Yeni Ufuklar ve Soyut dergilerinde yayımlandı. Yazdığı skeçler de 1970’de Devekuşu Kabare’de oynanmaya başladı. Bir süre Galatasaray Lisesi’nde de okuyan Şensoy, aynı yıl Çarşamba Lisesi’nden mezun oldu.




1971 yılında Grup Oyuncuları çatısı altında ilk profesyonel oyunculuk deneyimini yaşayan Şensoy, 1972-1975 yılları arasında Fransa ve Kanada’da tiyatro eğitimine ve çalışmalarına Jerome Savary, Andre-Louis Perinetti gibi isimlerle devam etti. 1975’te Montreal’de Ce Fou De Gogol adlı oyunuyla En İyi Yabancı Yazar ödülünü aldı. Yine Montreal’de Theatre De Quatre – Sous’ta da, yönetmenliğini yaptığı Harem Qui Rit isimli müzikalde oynadı. Aynı yıl Türkiye’ye döndü.

Türkiye’ye dönmesinin ardından, 1976’da Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu’nda, yazarlığını da yaptığı Dur Konuşma Sus Söyleme adlı oyunda rol alan Şensoy, Türk Yazarları Tiyatrosu’nda da oyunculuk ve yönetmenlik yaptı. Aynı yıl ilk televizyon skeçlerini yazmaya başlayan Şensoy, Ali Poyrazoğlu’yla beraber rol aldığı bu skeçlerin birinde, bir garson rolüyle ilk kez televizyona çıktı. Nisa Serezli-Tolga Aşkıner Tiyatrosu’nda oyunculuk yapan Şensoy, yine 1976’da TRT’ye ve Devekuşu Kabare Tiyatrosu’nda çeşitli skeçler yazdı.




Şensoy, 1978’de, ilk kitabı Kazancı Yokuşu’nun yayımlanmasının ardından, yönetmenliğini Temel Gürsu’nun yaptığı Kızını Dövmeyen Dizini Döver ile ilk kez bir film çalışması yaptı. Aynı yıl Mete İnselel ile Anyamanya Kumpanya Tiyatrosu’nu kurdu ve kendi eseri olan, İdi Amin Avantadan Lavanta oyununda rol aldı ve yönetmenlik yaptı. Yine 1978’de, yazdığı Bizim Sınıf adlı televizyon dizisi ikinci bölümden sonra öğretmenlerin manevi şahsiyatını tezyif ettiği gerekçesiyle TRT’de yasaklandı. Daha sonra Bizim Sınıf, Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu’nda sahnelendi.

Şensoy’un oyuncu olarak katıldığı Evdekiler ve Giyim Kuşam Dünyası televizyon dizileri de yayından kaldırıldı. 1978’de Anyamanya Kumpanya’dan ayrılan Şensoy, daha sonra Ayfer Feray Tiyatrosu’na geçti ve oyunculuğa burada devam etti. 1979’da, TRT’de, kendi yazdığı Sizin Dershane dizisinde oyunculuk yapan Şensoy, Ayfer Feray Tiyatrosu’nda da yine kendi yazıp yönettiği ve müziklerini yaptığı Hayrola Karyola oyununda rol aldı. Stardust Gece Kulübü’nde, yazdığı Dedikodu Şov isimli bir kabare gösterisini, Adile Naşit, Perran Kutman, Pakize Suda, Sevda Karaca ve İstanbul Gelişim Orkestrası’yla sahneleyen Şensoy, aynı kulüpte, Arda Uskan’ın yazıp, Fuat Güner’in müziklerini yaptığı Kukla ve Kuklacı Kabare gösterilerinde rol aldı.




1980 yılında Ortaoyuncular adıyla kendi tiyatrosunu kuran Şensoy, tiyatrosuyla ilk oyununu 14 Mart 1980’de Harbiye’de, Yapı Endüstri Merkezi Salonu’nda sergiledi. Şensoy ayrıca günümüze dek onlarca oyunun oynandığı Ortaoyuncular’ın bünyesinde, ayrıca Nöbetçi Tiyatro adlı bir gençlik grubu kurarak, yeni tiyatro sanatçılarının yetiştirilmesine katkıda bulundu. Ferhan Şensoy, ilk kez 7 Mart 1987’de oynadığı tek kişilik gösterisi “Ferhangi Şeyler”i yıllarca sahnelemişti. Şensoy geleneksel Türk tiyatrosunun simgesi olan kavuğu Münir Özkul’dan devralmış ve 2016 yılında Ses Tiyatrosu’nda düzenlenen törenle Rasim Öztekin’e devretmişti.

Powered by WordPress & Theme by Anders Norén