Etiket: kitap Page 1 of 2

Gül Sunal Anamur’da yoğun ilgi gördü: Beni ve Kemal’i sarıp sarmaladılar!

Anamur Belediyesi tarafından bu yıl ilk kez düzenlenen 1. Kitap Festivali, üçüncü gününde de kitapseverlerin yoğun ilgisiyle devam etti. Festival kapsamında gerçekleştirilen etkinliklerde, Yeşilçam’ın efsane ismi Kemal Sunal’ın eşi Gül Sunal ile kültür-sanat dünyasının önemli isimleri Anamurlularla buluştu.




Gül Sunal, festival kapsamında düzenlenen söyleşi ve imza gününde sanatseverlerle bir araya geldi. “Kemal, Hadi Gel Bi Kahve İçelim” adlı kitabını imzalayan Sunal, Anamurluların ilgisinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.




“Kitabım Anamurlu dostlarım tarafından büyük ilgi gördü. Dostlarım diyorum çünkü öyle güzel sarıp sarmaladılar ki beni… Kemal’i… Çok teşekkür ederim,” ifadelerini kullanan Sunal, etkinlik sonunda okurlarıyla hatıra fotoğrafı çektirdi.

Türkiye’de kitap okuma oranı düşüyor!

Ekonomik zorluklar, dijital bağımlılık ve eğitim sistemindeki eksiklikler Türkiye’yi kitapla mesafeli bir toplum haline getiriyor. 2024 verilerine göre yetişkinlerin yalnızca yüzde 27’si düzenli kitap okuyor.




Türkiye’de kitap okuma oranları her geçen yıl düşüyor. TÜİK ve Yayıncılar Birliği’nin 2024 yılına dair verileri, toplumun büyük kısmının kitapla bağ kurmadığını ortaya koydu. 15 yaş ve üzeri bireylerin sadece %27’si düzenli kitap okurken, geri kalan %73’lük kesim neredeyse hiç kitap okumuyor. Bazı bağımsız araştırmalar ise bu oranı daha da çarpıcı bir şekilde %4’e kadar düşürüyor.

En yüksek kitap okuma oranı 18-27 yaş aralığında görülüyor (%50,9). Ancak yaş ilerledikçe okuma alışkanlığı azalıyor; 65 yaş ve üzeri bireylerde bu oran sadece %14,1 seviyesinde. Okuryazarlık oranının %97-98 gibi yüksek bir seviyede olmasına karşın, kitap okuma oranının bu kadar düşük olması dikkat çekiyor.




Uzmanlara göre kitap okuma oranının düşmesindeki başlıca nedenler; yüksek kitap fiyatları, dijital içerik bağımlılığı ve sınav odaklı eğitim sistemi. Artan ekonomik zorluklar nedeniyle ortalama bir kitabın fiyatı 100 TL’yi aşarken, özellikle gençlerin kitaba erişimi her geçen gün zorlaşıyor.

Uzmanlar, bu gidişatın kültürel bir çöküşe işaret ettiğini belirtiyor. Okuma alışkanlığının yeniden kazandırılması için devlet destekli kampanyalar, vergi indirimleri ve okullarda kitap saatlerinin teşvik edilmesi öneriliyor.

DS Kitap’tan sizler için kitap tavsiye ve önerileri (Eylül 2023)

Evde, metroda, otobüste, vapurda, kafede yada tatilde vaktimizi en iyi şekilde değerlendirmek için yapabileceğimiz en iyi aktivitelerden biri de kitap okumaktır. Gerek anlattıkları hikayelerle, gerekse unutulmaz karakterleriyle mutlaka okumanız gereken 5 kitabı sizin için derledik.




1) Uçurtma Avcısı
Khaled Hosseini

Kitap Hakkında: Emir ve Hasan, Kabil`de monarşinin son yıllarında birlikte büyüyen iki çocuk… Aynı evde büyüyüp, aynı sütanneyi paylaşmalarına rağmen Emir`le Hasan`ın dünyaları arasında uçurumlar vardır: Emir, ünlü ve zengin bir işadamının, Hasan ise onun hizmetkârının oğludur. Üstelik Hasan, orada pek sevilmeyen bir etnik azınlığa, Hazaralara mensuptur. Çocukların birbirleriyle kesişen yaşamları ve kaderleri, çevrelerindeki dünyanın trajedisini yansıtır. Sovyetler işgali sırasında Emir ve babası ülkeyi terk edip California`ya giderler. Emir böylece geçmişinden kaçtığını düşünür. Her şeye rağmen arkasında bıraktığı Hasan`ın hatırasından kopamaz. Uçurtma Avcısı arkadaşlık, ihanet ve sadakatin bedeline ilişkin bir roman. Babalar ve oğullar, babaların oğullarına etkileri, sevgileri, fedakârlıkları ve yalanları… Daha önce hiçbir romanda anlatılmamış bir tarihin perde arkasını yansıtan Uçurtma Avcısı, zengin bir kültüre ve güzelliğe sahip toprakların yok edilişini aşama aşama gözler önüne seriyor. Uçurtma Avcısı`nda anlatılan olağanüstü bir dostluk. Bir insanın diğerini ne kadar sevebileceğinin su gibi akıp giden öyküsü.

 

2) 1984
George Orwell

Kitap Hakkında: 1984 kitabı, İngiliz filozof ve yazar George Orwell tarafından kaleme alınmış, 1984 kitap konusu olarak 20. yüzyılın en önemli distopya örneklerinden biri olmuştur. George Orwell, 1948 yılında tamamladığı ve geleceğe dair karamsar bir kurgu geliştirerek gelecek hakkında insanlığı uyarmayı amaçlamıştır. Egemen sınıfa dayalı, totaliter, baskıcı bir yönetim anlayışının benimsendiği üç ayrı devletin egemenliğindeki siyasal düzenden bahsetmektedir. 1984 kitabı, günümüz ile geçmiş arasında gerçekçi bir benzerliklere dayandıran, dönemin okurlarını düşündürtüp hayal güçlerinin sınırlarını zorlamayı sağlayan distopik, alegorik, politik bir romandır. George Orwell veya bilinmeyen gerçek ismiyle Eric Arthur Blair, ( 25 Haziran 1903; Bihar, 21 Ocak 1950; Londra) 20. yüzyılın dünya çapında en çok okunan kitaplardan birinin yazarı olan İngiliz yazar, romancı, gazeteci ve eleştirmendir. Dünyaca ünlü Bin Dokuz Yüz Seksen Dört romanı ile yarattığı Big Brother ( Büyük Bilader ) kavramı ile tanınır. George Orwell’ın ilk romanı, otobiyografik bir roman olan Paris ve Londra’da Beş Parasız adlı eseridir.




3) Mahfuz
Eray Hacıosmanoğlu

Kitap Hakkında: Ey Âdemoğlu! O elma zehirli, hâlâ anlamadın mı?
Bunca kaos ortamı, yangınlar, hastalıklar, iflaslar, ölümler, depremler, seller, afetler ve açlık seni neye hazırlamak için?
Bizlerden neyi saklıyorlar? Aklının kontrolünü kaybeden herkes “neye inanacağımızı şaşırdık” diyerek denize düştü ve yılana sarıldı. Oysa zehir şifaydı, plan ise yılan.
Yalan da yılandı ve o da şeytana aitti.
Bir şeyi anlamayıp inkâr ettiğinizde o şeyin esaretinden de kurtulamazsınız. O yüzden başımıza gelen her şeyin olanlara bir bahane olabileceğini önce bir anla ve başla.
Oku!
Susma, durma, hakkını ara, inan, niyet et, dua et, çalış, irade göster, harekete geç, anla ve uyan!
Artık ismimi değiştirmek için çok geç. Geri dönmek için de öyle.
Nerede ne ne yapıyorum, neciyim…
Hiçbir şey için geriye dönüş yok. Senin için de öyle! Bizi yok etmek için her şeyi yapacaklar. Madem bu dünya ve bu vatan bizim, o zaman onlara nasıl savaşılacağını gösterelim!
Gül, dalga geç, alaya al, inanma ama silkelen!
Sen uyursan savunmasız insanlar mahsun olur, aileler yıkılır, tabiat bozulur, ölümler artar, hastalıklar boyut değiştirir. Yangınlar çoğalır, iklimler bozulur, deprem ve tsunamiler her şeyi alır götürür. İnsanlık susuz kalır, aç kalır, köle olur ve şeytanın elinde yok olur gider!
Sen uyursan, her şey mahfuz kalır!

 

4) Dijital İşgal ve Transhümanizm
Serhat Arvas

Kitap Hakkında: İnsan gerek fiziksel, gerek zihinsel olarak yoğun bir saldırı altında. Bir yandan bireysel hak ve özgürlükler kısıtlanırken diğer yandan insanlara sanal bir dünya, hatta sanal bir cennet vaat ediliyor. Herhangi bir müdahaleye karşı çıktığı an bilim düşmanı, komplo teorisyeni, felaket tellalı olarak nitelendirilen insana seçenek sunulmuyor. Gerek tıbbi, gerek teknolojik müdahaleler çeşitli bahaneler ile zorunlu tutuluyor. Doğal olana bir alternatif olarak yapay gıdalar üretenler, gerçek hayata bir alternatif olarak sanal âlemi inşa edenler ile aynı kişiler. İnsanlığı maddi-manevi kıskaca alarak kısır döngüye sokmuş durumdalar. Genetiği değiştirilmiş organizmalar ile gıdaya müdahale edenler, şimdi insan genetiğini değiştirmenin yolunu buldular. Hastalıkların iyileştirilmesi için zorunlu fakat kötü ellerin elinde tehdit oluşturduğu için sorunlu olan yeni biyolojik ve tıbbî gelişmeler insan neslini tehlikeli bir sürece sokuyor. İnsan fıtratına müdahaleler, Yapay Zekâ çalışmaları, Metaverse, CRISPR-Cas9, Endüstri 4.0, Transhümanizm, küresel/dijital dönüşüm gibi gelişmeler çocuklarımızı ve gelecek nesillerimizi nasıl etkileyecek?

 

5) Said Ercan
Dijitalizm

Kitap Hakkında: Bu kitap aslında bir buluşmayı temsil ediyor. Gerçek hayatta başlayan ve sanala taşınan, sanalda başlayan ve gerçeğe taşınan bir buluşma, dijitalin kalbine başlatılan yolculuğun dokunsal hali. Dijital pazarlama, sanal gerçeklik, sosyal medya bağımlılığı, yapay zeka, dijital iletişim, sosyal medya uzmanlığı, viral pazarlama, bloglar, influencerlar ve daha bir çok konu ele alındı. Sosyal medyanın sosyolojik, psikolojik, ekonomik etkileri; insanın dijital dönüşümü ile kadim dünya nereye gidiyor? İnsan kaynakları nereye gidiyor? İş dünyası nereye gidiyor. Çocuklarımız nereye gidiyor? Dijitalizm hem olumlu, hem de olumsuz anlamda yeni bir dünyayı işaret ediyor. Dijital dünya baş döndürücü bir şekilde büyümeye devam ediyor. Dijital insan kendine yol arıyor, amaç arıyor, dijitalleşemeyenler ise bir yerden başlamak istiyor. Bu çalışma, “Kalbi olan, vicdanı olan, ruhu olan, merhameti olan bir dijital dünyayı nasıl kurabiliriz?” sorusuna kafa yoruyor. Elinizdeki kitabın açtığı yol, sizin de hayatınıza heyecan verebilir. Dijital dünya ile ilgili farkındalık oluşturabilir, bu farkındalığın yolundan giderseniz etkilenen değil, etkileyen, izleyen değil izlenen olabilirsiniz. Teknoloji freni boşalmış bir kamyon gibi ilerliyor. İşte bu yüzden dijital dünyayı çok iyi bilmemiz gerekiyor. Teknolojinin dümenine robotlaşmamış insanı yeniden geçirmek için bu kitap mütevazı katkıdır.

Dijital göçebelik, e-kitaplara olan ilgiyi artırıyor!

Zamana ve mekana bağlı olmaksızın, çalışmak için sadece internet erişimi ve teknolojik bir ürün gerektiren “dijital göçebelik”, ülkemizde ve dünyada hızla yayılmaya devam ediyor. Çalışma hayatı ve seyahati bir araya getiren dijital göçebeliğin hızlı artışı ise kişinin tüm kütüphanesini tek cihazda toplayan e-kitap okuyuculara olan ilgiyi büyütüyor. Rakuten Kobo da çeşitli yenilikçi özellikleriyle hem farklı istek ve ihtiyaçlara hem de dijital göçebelerin yaşam stiline hitap eden ürün seçeneklerini genişletmeyi sürdürüyor.




Hızla değişen ve gelişen teknolojiyle iş hayatının dijital ortamlara taşınmaya devam ettiği günümüzde “dijital göçebelik”, Türkiye’de ve dünyada hızla yayılmaya devam ediyor. Dijital göçebe olarak hayatını sürdüren kişi, zaman ya da lokasyon sınırlaması olmadan, sadece internet erişimi ve gerekli teknolojik ürünleri yanında olduğu sürece dünyanın farklı yerlerinden çalışabiliyor. Özellikle Y kuşağının geliştirdiği, online çalışırken sık seyahat etme imkanı sunan bu çalışma tarzının ilk şartı, uzaktan sürdürülebilir bir mesleğe sahip olmak. Dünya çapında çeşitli milletlerden 35 milyondan fazla dijital göçebe bulunuyor. MBO Partners’a göre 17 milyondan fazla serbest çalışan da dijital göçebe olma yolunda. Günümüzde daha özgür çalışma ortamı isteyenlerin sayısı artarken, 2035 yılına kadar 1 milyardan fazla dijital göçebe olacağı tahmin ediliyor.

Dijital göçebelik kitap okuma alışkanlıkları da değiştiriyor

Dijitalleşmenin yaygınlaşmasıyla değişen çalışma biçimlerinin yanında kitap okuma alışkanlıkları gibi bireylerin günlük alışkanlıkları da değişim gösteriyor. Kişinin ihtiyaç duyduğu tüm kitapları hem yanında taşımasını hem de onlara istediği zaman ulaşmasını sağlayan Kobo e-kitap okuyuculara olan ilgi hızla büyüyor. Kitap okuma deneyimini çok daha pratik ve keyifli hale getiren Kobo e-kitap okuyucular; kişiye seyahat ederken, uzun yolculuklarda bütün kütüphanesini tek bir cihazda yanında taşıma imkanı sağlıyor. Her ihtiyaç ve tercihe göre konforlu okuma deneyimi sunan Kobo; su ve toz geçirmeyişiyle özellikle kumsalda okumak için ideal olan, konfor ışığıyla karanlık ortamlarda rahatça kitap okuma imkanı sağlayan, yerleşik not defteri özelliğiyle el yazınızla aldığınız notu temiz metne dönüştüren birçok farklı özelliğe sahip e-kitap okuyucularıyla koleksiyonunu zenginleştirmeye devam ediyor.




Dijital göçebelerin yeni favorisi olmaya aday: Kobo Elipsa 2E

Herkes için bir keşif dünyası sunan D&R, okuma deneyimini iyileştirmek ilkesiyle hareket eden Kobo’nun birbirinden farklı ve pratik özelliklere sahip e-kitap okuyucularını kitapseverlerle buluşturuyor. Kobo’nun yeni e-kitap okuyucusu Elipsa 2E, özellikle dijital göçebelerin benimsediği hayat felsefesine uyum sağlayan yenilikçi özellikleriyle dikkat çekiyor.

Geliştirilmiş not alma özelliği, haftalarca dayanan pil ömrü, 32 GB geniş depolama alanı ve bulut depolama hizmeti ile kişinin kitaplığını istediği yere rahatça taşıyıp kullanmasını mümkün kılan Kobo Elipsa 2E, dijital göçebelerin yeni favorisi olmaya aday . Dahası, yeniden tasarlanmış ve şarj edilebilir Kobo Stylus 2 kalemiyle birlikte gelen ürün, geliştirilmiş not alma özelliği sayesinde kitap üzerine doğrudan yazı yazmanın yanında el yazısını kitap metnine de dönüştürüyor. Yenilikçi özellikleriyle seyahat veya uzun yolculuklarda konforlu kitap okuma keyfini arayan dijital göçebeler için ideal olan Kobo Elipsa 2E, D&R mağazaları ve online’da teknoloji ve okumayı sevenleri bekliyor.

Gizli kahramanlar: Kitaplarda editörün rolü!

En klasik anlamı ile yayıncılık olarak sözlüklerde yer alsa da bir meslek olarak editörlüğe eğildiğimizde çok farklı anlamlarla karşılaşıyoruz. Yayıncılık sözcüğü sadece kitap yayıncılığını değil, süreli ve görsel yayıncılığı da kapsıyor ve video editörlüğü gibi alt dallar da konuya dâhil oluyor. Şimdilik bu yazının amacı gereği yayınevleri ve basılı eserler çerçevesinde kitap editörünün çalışma alanlarına eğilelim.

Editörler, aslında edebiyat dünyasının gizli kahramanlarıdır. Bunun nedenini en basit şekilde ifade etmek gerekirse; bir kitabı kitap yapan, editörüdür diyebiliriz. Yazar, eserini kitap şeklinde değil dosya şeklinde hazırlar. Elinde orijinal bir fikir vardır ve bunu en iyi şekilde kâğıda döker. Sonrasında bu dosyayı, yayımlanması için yayınevine gönderir. Buradaki en önemli aşama, dosyanın kitap hâline getirilmesidir ve bu da editörün işidir.




Editör bu dosyayı, her açıdan değerlendirme ve şekillendirme sürecine sokar. Dil, anlatım, tutarlılık, devamlılık, olay örgüsü, karakter tasarımı, kurgu, biçim, yazım ve noktalama gibi akla gelebilecek her türlü edebiyat unsuru çerçevesinde eseri elden geçirir ve bu da editörü gizli bir kahraman yapmaya fazlasıyla yeterlidir. Kabul etmek gerekir ki hiçbir insan kusursuz olmadığı gibi hiçbir yazar da kusursuz değildir. Kimi yazarların anlatım ve ifadeleri çok güçlüyken kurgusu zayıf kalabilir, bazılarının ise tam tersi sağlam bir kurgusu olmasına rağmen dil yetkinliği zayıftır. İşte bu eksiklikleri giderebilmek için editörlük süreci, olmazsa olmaz bir aşama olarak karşımıza çıkar.

Okur Açısından Editör

Editör, yazar ile okur arasında bir köprüdür. Yazarın zihin dünyasından çıkmış bir metnin, en iyi şekilde okura ulaşmasını amaçlar. Yazar, eserinin temel düşüncesini okura aktarabiliyor mu? Yazınsal ürünün gerektirdiği merak, heyecan, sorgulama gibi düşünsel faaliyetleri harekete geçirebiliyor mu? Kurgu dışı bir eser yazıldıysa içerdiği bilgi veya fikirler okura yeterli geliyor mu? İşte bu gibi soruların tatmin edici bir karşılığını bulmak ve varsa eksiklikleri giderecek önerilerde bulunmak, editörün işidir. Bu tarz sorulara dikkat çeken Yazardan Direkt Yayınevi’nin editörü Büşra Şahin, verilecek cevaplarla yazar-okur arasındaki iletişim güçleneceğine dikkat çekiyor ve ekliyor: “Kimi zaman yazar kimi zaman okur, kimi zaman da eleştirmen gibi bir bakış açısına sahip olmamız gerekiyor ki bütünlüklü bir eserin ortaya çıkarılmasına yardımcı olabilelim.”

Editör Nasıl Çalışır?

Editörler bağımsız çalışabildikleri gibi bir kuruma bağlı da çalışabilirler. Burada önemli olan, hangi alanında uzman olduklarıdır. Tek bir editörlük çeşidinden bahsedemeyiz ve yayınevinin işleyişlerinin de birbiriyle tamamen aynı olmadığını belirtmeliyiz. Örneğin geliştirici editör yazarla sürekli iletişim hâlindedir ve kitabı yazarken ona olumlu yönlendirmelerde bulunabilir. Çeviri editörü ise yayınevine, çevrilmesi için kitap önerilerinde bulunur ve çeviri sürecinin tamamını takip eder. Bunun gibi pek çok alt dala ayrılan editörlük mesleği için en uygun benzetme, orkestra şefliği olabilir. Yazar, müzik eserini yaratan kompozitör; çalınan her bir enstrüman da yazınsal unsur olursa; editör, bu eserin sahnelenmesini ve dinleyici ile buluşmasını sağlayan orkestra şefidir. Bir kitap editörünün, okura ulaşan her kitapta en az yazar kadar emeği ve heyecanı vardır.

Yayıncılığın rotaları üzerine bir karşılaştırma!

Kişisel yayıncılık, özellikle Amerika’da çok yaygın ve kullanışlı bir sistem olmakla birlikte Türkiye’de son yıllarda öne çıkmaya başlayan bir kavram. Özellikle yazarlar için pek çok avantajı bulunan kişisel yayıncılığı anlatmadan önce klasik yayınevi mantığından kısaca söz edelim. Klasik yayınevleri, yayımlayacakları kitapları seçerken her geçen gün daha da titiz davranıp pek çok kıymetli eseri elemek zorunda kalıyorlar. Bunda yayınevinin politikası, ekonomik şartlar, değişen okur profili veya ticari kaygılar etkili olabiliyor.




Sonuç olarak; pek çok yazarın veya yazar adayının dosyaları geri çevriliyor ve yoğunluk nedeniyle de kimileri incelenmeye bile alınamıyor. Yayımlanmak için değerlendirilen eserler ise editöre gittikten sonra yazarın eser üzerinde bir şey değiştirmesi, ekleme veya çıkarma yapması çok zorlaşıyor. Hepsi olmasa da bazı yayınevlerinde editöre ulaşmak neredeyse olanaksızken yazarın değişim istememe hakkı da gözetilmeyebiliyor. Klasik yayımcılığın olumlu yanlarının başında ise daha çok okura ulaşabilme olanağı geliyor.

Kişisel Yayıncılığın Farkları

Kişisel yayıncılık, kısaca; yazarın, eserinin tüm süreçlerini kendisinin takip ederek kitabını yayımlattığı sistem şeklinde tanımlanabilir. Yazar, eserini istediği aşamada takip edebilir ve fikirleri varsa katkıda bulunabilir. Örneğin; kitabının tüm editörlük, redaktörlük, son okuma süreçlerine dâhil olabilir. Yazardan Direkt Yayınevi bünyesinde yazarlar; kitaplarının tüm editörlük, redaktörlük, son okuma süreçlerine dâhil olabilir ve kararları yazar danışmanıyla birlikte verirler. Kitabının biçimsel özellikleri üzerine orijinal bir fikri varsa tasarımcı ile fikir alışverişinde bulunabilir. Kaç adet basılacağını ve satış mecralarını kendisi belirleyebilir. Buradaki serbestlik, kimi zaman insanların aklını karıştırabiliyor ve “Her kitap yayımlanır mı?” sorusunu akla getirebiliyor çünkü kişisel yayıncılık hizmeti sunan her yayınevi, bir yayın politikası gözetmek zorunda değil.




Bu noktada önemli bir faktör olarak da editör devreye giriyor. Yazardan Direkt Yayınevi, kişisel yayıncılık kavramının önünü perdelemeden kitap basım sürecinde yazarın yanında yer alıyor ve gerek editörlük gerek tasarım gerekse de satış aşamalarında yazarı yalnız bırakmıyor. Yayınevinin yazar danışmanı Bihter Şahin de bu ayrıntıya dikkat çekiyor: “Bu noktada klasik yayınevleri daha güvenli görünebilir; ancak yazarı, basım sürecinin hiçbir aşamasında yalnız bırakmayarak kişisel yayıncılık yapan yayınevlerinin de olması çok önemli bir nokta.”

Klasik yayınevi ile kişisel yayıncılık arasındaki en önemli farklardan biri de telif hakkı. Günümüzde yayınevlerinin ödediği telifler maalesef yaklaşık %5 oranında olup satışa bağlı ödeme yapıldığından yazar, kendi eserinden neredeyse hiç maddi gelir elde edemiyor. Kişisel yayıncılıkta ise durum yazarın lehine bir seyir gösteriyor. Telif oranı ciddi oranda yüksek olup satış miktarı üzerinden elde edilen kâr oldukça artmakta. Kısacası; yazar, emek vererek yazdığı eserini hem yayımlatmış oluyor hem de maddi kazanç sağlıyor.

Çocuklar dijital kütüphaneyle okuma alışkanlığı kazanıyor!

Online oyunlar, öğretici videolar ve uzaktan eğitimden sonra teknolojinin hayatın merkezi haline geldiği günümüzde, çocuklar kitap okumak için de dijitaldeki olanaklardan faydalanıyor. Dijital kütüphanede farklı konularda yüzlerce kitaba erişebilirken, aynı zamanda okuma alışkanlığını da pekiştiriyor.

Çevrimiçi eğitim ve dijital okuryazarlığın yaygınlaşmasıyla birlikte e-kitap platformlarının popülaritesi de artıyor. Londra merkezli araştırma şirketi Technavio’nın hazırladığı rapora göre, küresel e-kitap pazarının 2027’ye kadar 8,3 milyar dolar değerine ulaşması bekleniyor. Konuyu değerlendiren Okuvaryum Kurucusu Esat Uğurlu, “Teknolojinin gelişmesiyle birlikte dünya genelinde birçok insan, günlük rutin işlerinde akıllı telefon ve tabletlerden faydalanıyor. Dijital çağa doğmuş çocuklarımıza kitap okuma alışkanlığını küçük yaşta kazandırmak için uygulamamızda okuyuculara farklı konularda ve seviyelerde yüzlerce kitap sunuyoruz” dedi.




E-kitap platformlarının ivmeyle gelişip büyümesindeki etkenlerin başında kaliteli içeriğe hızlı ve kolay erişim, değişik ilgi alanlarına uygunluk ve basılı kitaplara oranla çok daha uygun fiyatla okuyucuya ulaşmak olduğunu belirten Esat Uğurlu, çocukların zaten kullandıkları cihazlarla kitap okumayı severek bunu bir alışkanlığa dönüştürmesinin çok daha kolay olduğunu aktararak, “Eğlenceli bir uygulama ve yüzlerce farklı hikaye ile çocukların kendi ilgi alanlarına hitap eden kaynak çeşitliliğini yaratıyoruz” dedi.

“Çocuklar yüzlerce hikâye arasından ilgi alanlarına en uygun olanı seçebiliyor”

Kitap okumanın çocukların hayal gücünü zenginleştirmeye, empati yeteneğini ve dil becerilerini geliştirmeye yardımcı olduğunun altını çizen Okuvaryum Kurucusu Esat Uğurlu, “Ebeveynler kendilerine çocuklarına kitap okumayı nasıl sevdireceklerini sık sık soruyor. Dijital platformların basılı materyaller ile birlikte kaynak olarak kullanılması artık çağın gereksinimi haline geldi. Dijitalleşmenin etki alanı ve besleyici yönünden faydalanarak çocuklar için yüzlerce kitap seçeneğini platformumuzda barındırıyoruz. Çocuklar tablet, akıllı telefon gibi sürekli kullandıkları cihazlarda hem keyifli vakit geçiriyor hem de okuma alışkanlığı kazanıyor. Yeni gerçekleştirdiğimiz iş birliği ile Yapı Kredi Yayınları’nın çok beğenilen çocuk kitapları da platformumuzdaki yerini aldı” şeklinde konuştu.

“Evrensel etik değerleri gözetiyoruz”

Okuma becerilerinin yorumlama, aktarma, eleştirme ve üretme temelinde geliştirilmesi gerektiğinin altını çizen Okuvaryum Kurucusu Esat Uğurlu, “Çocukların okuduklarına daha iyi odaklanması için reklamsız erişilebilen uygulamamızdaki hikayelerde özellikle evrensel etik değerlerin yer almasına ve çocuklarda duygu uyandırmasına özen gösteriyoruz. Hikayelerimizin sesli, müzikli ve efektli olması çocukların ilgisini çekiyor. Farklı çizimler gören çocukların estetik algısı da gelişiyor. Çocuklarımıza daha iyi bir platform hizmeti sunmak için kitap çeşitliliğimizi, görsellerimizi, sesli okuma içeriklerini geliştirmeye aralıksız devam ediyoruz” dedi.

Kitap kapağının püf noktaları!

İngilizcede çok yaygın şekilde kullanılan bir deyim vardır: “Don’t judge a book by its cover.” Kabaca çevirisi “kitabı kapağına göre yargılama” olan deyim mecazen kullanılıp sadece görünüşe aldanarak değerlendirme yapmamayı öğütler. Burada mecaz anlamı dışında birebir anlamının da önemli olduğunu düşünüyorum. Neden kitap kapağı üzerinden böyle bir deyim oluşturulmuş olabilir?




Okurların çok iyi bildiği gibi her türlü kitap, içerisinde ayrı bir dünya barındırır. Sadece kâğıt ve kelimelerden oluşmaz elimizdeki nesne; kişiler, mekânlar, zamanlar, hatta renkler ve kokularla tamamen kendine has bir dünyadır okura sunulan. Peki, bu sunuşta kapak ve sayfa tasarımı ne kadar önemli? Elbette deyimdeki gibi kitabı kapağına göre yargılamamak gerek ancak her şeyde olduğu gibi kitaplarda da ilk izlenimin kapak tasarımından geçtiği de bir gerçek. Çoğumuz, hakkında bir şey bilmediğimiz bir kitabı raflardan elimize aldığımızda önce kapağındaki tasarıma odaklanırız. Kullanılan renkler, şekil veya desenler, parlaklık, kabartmalar gibi pek çok unsur üzerinden ilk izlenim ediniriz. Daha sonra sayfalarını şöyle hızlıca bir tarayıp yazıda kullanılan fontu, sayfa rengini, yazı boyutunu vb. inceleriz. Bu, bizim o kitapla kurduğumuz ilk iletişimdir. Tıpkı yeni bir insanla tanışmak gibi: Ya hemen ısınıp iletişimi devam ettiririz ya da bir yargıda bulunup iletişimi hemen orada bitiririz. Okur ile eser arasında sağlam bir ilişkinin temellerinin atılması için kapak tasarımı çok önemlidir.

Tasarım ile İçeriğin Uyumu

Kitaplardaki tasarımın bir diğer önemli yanı da içeriği ne kadar yansıtabildiğidir. Örneğin fantastik türe ait bir romanın kapağında tarihsel bir figürün yer alması beklenmez. Veya aşk şiirlerinin toplandığı bir eserde antik kent fotoğrafının olması yersiz olacaktır. Kitabın kapağı, içerideki dünyadan süzülmüş bir öz gibidir ve sanatlar arası aktarımın da en önemli duraklarından biridir. Yazınsal ürünün, görsel ürünle buluştuğu noktadır. Kapak konusundaki beğeniler belli zevklere hitap edecektir elbette. Örneğin kimi okurlar görsel açıdan çok yoğun kapaklardan hoşlanırken kimi okurlar kapakta hiç görsel bulunmamasını beğeniyor olabilir. Hangi zevke hitap ederse etsin; kitap ile kapağı arasındaki bağın güçlü kurulması gerekir ve kapağı hiç resim eklenmemiş olsa bile eserin ve yazarın isminin yazıldığı font bile bir tasarımın ürünüdür ve belli bir amaçla yapılmıştır.




Bir kitabın tasarımının, içeriği kadar önemli olduğunu vurgulayan Yazardan Direkt Yayınevi Genel Koordinatörü Çağla Miniç, konu hakkında şunları söylüyor: “Gerek kapak gerekse sayfa tasarımı konusunda çok dikkatli yaklaşmanın önemli olduğunu düşünüyoruz ve bu noktada yazar yalnız bırakılmamalı. Onun tercihlerine önem verilip tasarımcı ve çizerler ile iletişimi sağlanmalı.”

Depremzede çocuklara Karatay Üniversitesi’nden kitap hediyesi!

Deprem felaketini yaşayan çocuklar için bu zorlu süreci bir nebze de olsa hafifletebilmek ve onları mutlu etmek amacıyla Dijitale Kalpten Bağlı Aile kitabının yazarları ve editörü, Konya’da bulunan yurtlarda misafir edilen depremzede çocukları ziyaret etti. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı vesilesiyle çocuklara kitaplar hediye edildi, masallar okundu, şarkılar söylendi ve oyunlar oynandı. Depremzede çocukların 23 Nisan coşkusu gözlerinden okundu.




Konya Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü iş birliğinde KYK Yurtlarında kalan depremzede ailelerin çocuklarına moral vermek amacıyla 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kapsamında bir dizi etkinlik düzenlendi. Etkinlikte Dijitale Kalpten Bağlı Aile kitabının yazar akademisyenlerin ve KTO Karatay Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü öğrencilerinin de katkılarıyla depremzede çocuklarla oyunlar oynandı, masallar okundu, şarkılar söylendi. Günün sonunda çocuklara masal kitapları hediye edilirken, çocukların mutluluğu yüzlerine yansıdı.

“Çocuklarımızın yaşadığı bu zorlu süreçte yanlarında olacağız”
Ziyaretler esnasında konuşan KTO Karatay Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölüm Başkanı ve kitabın yazarlarından Doç. Dr. Hatice Yalçın; “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kapsamında yurtlarda gerçekleştirdiğimiz ziyaretlerimiz sırasında, çocuklarımıza masallar okuyarak, hayal güçlerini geliştirmelerine ve dijital dünyanın öyküleriyle tanışmalarına yardımcı olduk. Depremzede çocuklarımızın yaşadıkları zorlu süreçte yanlarında olacağız ve onlara destek vereceğiz.” dedi. Kitabın editörü Dr. Nabat Garakhanova ise “Kitabımızın ilk baskısından elde edilen gelirin bu amaç için kullanılmasının, kitabımızı daha da anlamlı hale getirdiğine inanıyoruz. İçinde bulunduğumuz zor günleri birlikte atlatmak için tek yürek olmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

Ruhunuza iyi gelecek 10 kitap!

Herkes için bir keşif dünyası sunan D&R, ruhunuzun derinliklerine dokunacak, daha güçlü ve daha verimli olmanızı sağlayacak en iyi 10 kitabı bir araya getirdi. Bu kitaplar zihnen ve ruhen yoran gündemden sizi uzaklaştıracak daha iyi hissetmeniz için yardımcı olacak.

Page 1 of 2

Powered by WordPress & Theme by Anders Norén