Yazar: Samet Tosun Page 3 of 7

SMA ile mücadele eden Mert Adrian’ın babası Cem Gürpınar ile özel bir röportaj gerçekleştirdik!

Sosyal medya’da hergün binlerce paylaşım yapılıyor, yüzlerce çocuğumuzun ve ailelerinin yardım çığlıklarına şahitlik ediyoruz. İşte onlardan bir tanesi olan Mert Adrian’ın ailesi ile görüştük ve bir nebze’de olsa seslerinin daha fazla kişiye ulaşması adına özel bir röportaj gerçekleştirdik. Her bebek bir mucize’dir, bende mucizelere inanan biri olarak yardımlarınızı Mert Adrian’dan (diğer tüm çocuklarımızdan) esirgemeyin lütfen.

Samet Tosun: Öncelikle bizlere biraz kendinizden ve ailenizden bahseder misiniz ?

Cem Gürpınar: Merhabalar ben Mert Adrian’ın babası Cem Gürpınar, eşim Andrea Gürpınar. Eşim İspanyol ve 7 yıldır Türkiye’de yaşıyor, İstanbul, Çekmeköy’de oturuyoruz. Eşim İspanyolca öğretmenliği yapıyor, ben ise bir fabrika’da satış, pazarlama ve iş geliştirme bölümünde çalışıyorum.

Samet Tosun: Bizlere biraz SMA hastalığından bahseder misiniz ? sanırım bu konuda bilinen ve bilinmeyen bir takım yanlışlar var, okuyucularımızın bu konuda doğru bilgi sahibi olmaları açısından.

Cem Gürpınar:  SMA hastalığı vücut’ta SMN adlı bir proteinin üretilememesi sonucu oluşuyor. Bu protein omurilikteki motor nöronları için gerekli. Bu hastalığın en geçerli tedavisi ‘’Zolgensma’’ adlı bir gen terapisi. Novartis tarafında üretiliyor ve Amerika’da ve Avrupa’da uygulanıyor ama maalesef dünyanın en pahalı ilacı, takriben 2.4 milyon dolar tutuyor. Ama kesin ve en etkili çözüm bu. Vücuttaki bozuk geni buluyor ve onarıyor. Bundan sonra çocuklar gerekli SMN proteinin üretmeye başlıyorlar.




Samet Tosun: Hastalığın varlığından ilk olarak ne zaman haberdar oldunuz ? ve öğrendikten sonra neler hissettiniz ?

Cem Gürpınar: İlk olarak 2 aylıkken hareketlerinde azalma gördük, zamanla hareketleri iyice azaldı ve tamamen gitti. Doktorların teşhis koyması 2 hafta sürdü. Tahmin edilen test sonucu geldiğinde tamamen yıkıldık. Dünyamız değişti ve neler yapabileceğimizi konuşmaya başladık.

Samet Tosun: Bize hastalık sürecini anlatır mısınız ? neler yaşadınız ?

Cem Gürpınar:  Devletin karşıladığı ‘’Spinraza’’ isimli başka bir ilaç var ama bu kesin bir çözüm değil. 4 ayda bir alınması gerekiyor ve sürekli çeşitli sebeplerle gecikiyoruz. Ve çok katı kurallara bağlı, çocukların sürekli gelişim göstermeleri bekleniyor. Eğer gelişim göstermezse ilaç kesiliyor. İlacın kesilmesi demek çocukları ölüme terk etmek demek, bu ilacı çocuk 1 sene boyunca alamazsa çocuklarda ölüm kaçınılmaz oluyor. Sağlık bakanlığı ile defalarca konuşuldu ama bu katı kurallar değişmedi. Halbuki çocuğun hayatta kalması bile ilacı için yeterli olmalı. Ama devlet sürekli gelişim istiyor.

Samet Tosun: Peki bu hastalığın tedavisi nasıl oluyor ? biraz tedaviden bahsedebilir miyiz ?

Cem Gürpınar:  Tedavisi gen terapisi (Zolgensma) bu kesin ve en etkili çözüm. Bu ilacı Novartis firması üretiyor ve ilacın fiyatı 2.4 milyon dolar gibi bir rakam tutuyor. Bunun dışında devletin karşıladığı ‘’Spinraza’’ isimli bir ilaç var. Buda etkili bir ilaç ama düzenli olarak 4 ayda bir alınması şartı ile, ama sürekli geciktiriliyor ve çocukların tüm kazanımları geri gidiyor. Geri gidince puanlamadan dolayı ilaç kesiliyor ve çocuklar ölüme terk ediliyor.

Samet Tosun: Son olarak başlatmış olduğunuz kampanya’dan bahsedelim, neler yapıyorsunuz, genel manası ile anlatır mısınız ?

Cem Gürpınar: Kampanya için olabildiğince çok kişiye ulaşmaya çalışıyoruz. Gönüllüler ekibimiz var. Gerek sokakta gerekse sosyal medya üzerinde kendi sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Bu zamana kadar 230.000 euro toparlayabildik. Yolumuz uzun ama yıkılmayacağız. Sonuna kadar savaşıp bu gen terapisine ulaşıp Mert’i hayatta tutacağız! Gönlü geniş Türk milletine güveniyoruz. Mucizeyi gerçekleştirebiliriz. Bizden önce 5 bebek bu parayı toplamayı başardı. Bizde başarmak ve Amerika’nın yolunu tutarak iyileşmek istiyoruz.

Mert Adrian’ın sosyal medya hesapları;
Mert Adrian
Mert Adrian’ın Kumbarası

 

Samet Tosun
dskultursanat@yahoo.çom

Samet Tosun’un bu haftaki konuğu Oyuncu ve senarist Kayhan Pinç

Samet Tosun: Oyunculuk serüvenin nasıl başladı ? nasıl karar verdin ?

Kayhan Pinç: ilk olarak Kenan İmirzalıoğlu hayranlığı ile başladı diyebilirim. O zamanlar Kenan abinin, Deli Yürek isimli bir dizisi vardı, okul yıllarında hep onun setine gider gelirdim. Hatta sırf o sete gidebilmek için okuldan kaçtığım bile olmuştur. Kendiside bunu biliyor zaten, her daim onun gibi bir oyuncu olmak istedim ve bu konuda elimden gelenin fazlasını yapmaya çalışıyorum.

Samet Tosun: Oyunculuk senin için bir çocukluk hayalimiydi ?

Kayhan Pinç: Evet, çocukluğumdan bu yana oyunculuk benim için hep bir hayal olmuştur, ve şimdide bu hayali yavaş yavaş gerçekleştirmeye devam ediyorum. Yani kısaca herşey bir hayalle başladı benim için.

Samet Tosun: Peki oyuncu olmasaydın, ne olurdun ?

Kayhan Pinç: Onu bende düşündüm, kendime çok sormuşumdur acaba oyuncu olmasaydım ne olurdum diye, sanırım milli istihbarat teşkilatı bünyesinde yer almak isterdim yada kendi alanında en iyisini yapan bir kuaför olurdum sanırım.




Samet Tosun: Kayhan Pinç kimdir ? nasıl bir ailede büyüdü ? bize biraz Kayhan Pinç’i anlatırmısın ?

Kayhan Pinç: Fatih, Karagümrük’te dünyaya geldim ve gençliğim burada geçti. Oyunculuk sektörüne ise lise yıllarında giriş yapmıştım. 3 kardeşiz ve ailenin en büyük çocuğu benim, çeşitli dizilerde rol aldım. Hayalim ise roman kültürünü anlatan bir dizinin kuruculuğunu ve senaristliğini yapıyorum aynı zamanda da dizinin başrol oyuncusu olarak dizinin kadrosunda yer alıyorum.

Samet Tosun: Bugüne kadar hangi projelerde yer aldın ?

Kayhan Pinç: Bir çok dizi’de rol aldım. Bunlardan bazıları; Ezel, Uçurum, Karadayı, Baba candır, Çukur gibi birde unutmadan Hepyek4 sinema filminin kadrosunda yer aldım. Şuan da İstanbullu Roman Çocukları isimli internet dizisinde başrol oynuyorum.

Samet Tosun: Çukur projesine nasıl dahil oldun ?

Kayhan Pinç: Çukur dizisine dahil olmam şöyle oldu, ben bilgilerimi güncellemek için şirkete gitmiştim. O aralarda Çukur dizisinin 1.bölüm hazırlıkları yapılıyormuş, şirketteki arkadaşlar söyledi. Benim içinde sen bu dizi için gayet uygunsun dediler. Gerekli işlemler ve görüşmeler yapıldı. Daha sonrasında diziye kabul edildim haftabaşında setteydim. Sanırım Çukur’a girmemde biraz şanslıydım.

Samet Tosun: Çukur’da oynadığın karakter ile Kayhan’ın ortak yönleri var mı?

Kayhan Pinç: Dizi’de oynadığım karaktere baktığımda kendi karakterime yakın bir karakter olarak görüyorum. Semt kültürünü anlatan bir dizi Çukur, o nedenle elbette birçok ortak yönümüz var. Doğduğum ve büyüdüğüm semt racon yeri karagümrük olduğu için pek yabancılık çekmedim. Dizideki gibi sert biri değilim ama gerçek hayatta 🙂

Samet Tosun: Rolüne nasıl hazırlanıyorsun ? bize biraz bu süreci anlatırmısın ?

Kayhan Pinç: Genel olarak baktığımızda tipime uygun sert mizaçlı karakter yada semt işleri geldiği için pek de zorluk çekmiyorum bu konularda, sokaktan gelen biri olarak çokda yabancılık çekmiyorum doğru olacaktır.

Samet Tosun: Birazda yeni projenden bahsedelim, İstanbullu roman çocukları dizisi nasıl ortaya çıktı, proje nasıl şekillendi bize biraz anlatırmısın ?

Kayhan Pinç: İstanbullu roman çocukları dizisini geçtiğimiz yıl yapmıştım. Dizinin ismi ise Roman çocukları idi. Fakat biliyorsunuz sektörde değişik işler dönüyor. Güvendiğim şahıslar diziyi elimden aldılar. Böyle bir talihsizlik yaşadım ve diziden çekildim. Daha sonrasında diziyi ben çekmeye karar verdim farklı bir isimle tabiki. Nitekim ilahi adalet diye birşey var. Bu projeye gerçekten çok büyük emekler vermiştim ve tabiki dizi bana kaldı. Geçtiğimiz aylarda yeni dizimiz ”İstanbullu roman çocukları”nın ilk bölümünü youtube üzerinden yayınladık ve çok güzel geri dönüşler aldık.




Dizimiz roman kültürünü anlatan bir yapıya sahip, 5 arkadaşın başından geçenleri işliyoruz. Her bölüm başlarına farklı olayların geldiği bir hikaye döngüsüne sahip, özellikle bu zamanda roman insanlarımız malesef 2. sınıf insan muamelesi görmektedir. Bizlerde bu algıyı bir nebze olsun değiştirebilmek için böyle bir proje içerisine girdim. Televizyonda da birçok roman dizisi yapıldı ama olmadı. Bence yapılan hiçbir dizi bizi anlatmadı daha doğrusu anlatamadı. Ben bir roman çocuğu olarak milletimle gurur duyuyorum ve vatanına, devletine ihanet etmeyen tek milletiz diyebilirim. İyiki romanım.

Samet Tosun: Son olarak DS Kültür Sanat, hakkında neler söylemek istersin ?

Kayhan Pinç: Yapılan işler gerçekten çok güzel, yapılan ve yazılan her bir haberi ilgi ile takip ediyorum. Bize vermiş olduğunuz destek nedeni ilede ayrıca tüm DS Kültür Sanat ailesine ve Samet sana çok teşekkür ederim. iyiki varsınız.

Röportaj: Samet Tosun
samettsn@yahoo.com

Samet Tosun’un bu haftaki konuğu Yazar Demet Baykal

Samet Tosun: Bize yazmaya nasıl başladığından bahseder misin ?
Demet Baykal: Çocukluğumdan beri yazıyorum, ama kitaplaştırmak için beni cesaretlendiren olmadı. Hatta tam aksine, lisedeyken yazdığım şiirler bir sevgilim olduğunu düşündüğü için, annem tarafından yırtıldı ve cep telefonuma el konuldu. Hâlbuki hiç sevgilim olmamıştı ve olmadığı hâlde annemi buna -kesin olarak- inandırabildiysem, belki de iyi yazılmışlardı. Saklayabilecek bir yerim olmadığından yenilerini yazamadım ama yazma aşkımı bırakmayarak, yoluma öykülerle devam ettim. Bakış Açısı’nı yayımlatana kadar sayısız kitap dosyası oluşturup, yaktım. Yine de pes etmenin kıyılarında dolaşmadım. En nihayetinde, içime sinen ve bütüne hayrı dokunan bir işi ortaya çıkarabilmenin mutluluğunu yaşayabiliyorum. 2017’de çocukluk hayalim olan, “yazarlık” gerçeğe dönüştü ve okuma hazzının iki kanatlı kapısını ardına kadar açarak içeriye adımını atan, soluduğum havayı soluyan, karakterlerimi sayfalardan taşırarak arasında zihinsel senkronizasyon kuran insanlarla tanıştım.

Samet Tosun: Peki yazma sürecin nasıl geçiyor ? yazarken olmazsa olmaz dediğin şeyler var mı?
Demet Baykal: Nasıl ki yaşamak için her durumda nefes alıyorsam; her şartta yazı yazabilirim ve ritüellerim yok. Sadece yazı yazmaya ihtiyacım var. Çünkü yazmak benim nefesim, yaşam stilim. Kendimi gerçekleştirmek için yazıyorum. Kimsenin okumayacağını bilseydim bile yazardım.




Samet Tosun: Gelelim merak edilen konuya, Demet Baykal kimdir ? Bize biraz Demet Baykal’ı anlatır mısın ?
Demet Baykal: Yaşam boyu öğrenmenin gerekliliğine inanan biriyim. Bu yüzden İktisat fakültesini bitirdikten sonra Sosyoloji bölümünde eğitimime devam ederek, entelektüel seviyemi ilerletmekteyim. Özel sektöre ait çeşitli kuruluşlarda yöneticilik ve danışmanlık görevlerinde bulundum. 2010 yılından itibaren yazdığım makaleler ve denemeler ile, aynı zamanda edebiyat alanında da çalışmalara başladım. Yaşam Koçluğu, NLP, Psikoloji ve Çocuk Gelişimi Uzmanlığı eğitimi aldım. Profesyonel Koçluk ve Danışmanlık hizmeti vermekteyim, aynı zamanda Hürriyet İnternet Gazetesi’nde Köşe Yazarı olarak çalışmaktayım. İlk kitabım Bakış Açısı 2017 yılında, İkinci kitabım Vuslat İncileri ise 2018 yılında yayımlandı. Yeni dosyalarımın kitaplaştırılması için uygun zamanı beklemekteyim.

Samet Tosun: İlk kitap ve ilk heyecan, kitabı eline aldığında neler hissettin ?
Demet Baykal: Bilinçaltımı çok istediğim şeylerin gerçekleşmeyeceğine dair kodlamış olduğumu, kitabımı elime aldığımda fark ettim. İşte o an; bu yanlış kodlamayı kırabileceğimi, bir şeyleri değiştirebileceğimi hissettim. Öyle de oldu, varoluş amacıma hizmet etmekteyim.

Samet Tosun: Biraz da kitaplarından bahsedelim. Vuslat incileri ve Bakış açısı nasıl ortaya çıktı, bizlere anlatır mısın ?
Demet Baykal: Kurgucuyum. En büyük ilham kaynağım: Rüyalarım. Bakış Açısı’nı gördüğüm bir rüya ile yazmaya başladım ve hikâyenin sonu kafamda oluşmuştu. Aldığım kişisel gelişim eğitimleriyle içeriğini zenginleştirdim. İkinci kitabım Vuslat İncileri’nin ise yazdıkça gelişen bir kurgusu vardı. Finali benim için de sürpriz oldu.

Samet Tosun: Bir pandemi süreci geçirdik ve hala da devam ediyor, sen bu süreci nasıl değerlendirdin ?
Demet Baykal: Pandemi sürecinde bir kişisel gelişim kitabı, bir de çocuk kitabı yazdım. Ayrıca Hürriyet İnternet Gazetesi’nde Köşe Yazarı olarak çalışmaya devam ediyorum. İşin sırrı, pandemi haline gelen Koronavirüsü düşman değil de eğitmen olarak görebilmekte yatıyor.

Samet Tosun: Yeni kitap ne zaman geliyor ? ve okuyucuyu ne gibi sürprizler bekliyor ?
Demet Baykal: Yeni romanımda; ırkçılığa ve toplumun kadına bakış açısına, karakterlerin hayatı sorguladığı bir kurgu eşliğinde değindim. Herkesin düşünüp kendi sonuçlarını çıkaracağı, okurunu konuya dahil eden çarpıcı bir hikâyesi var. Mart ayında basıma hazırlandı ve yayımlanacaktı. Salgının baş göstermesiyle birlikte ertelendi. Pandemi dönemi yeni girişimler için uygun bir zemin değil. Doğru zaman geldiğinde dosyalarım birer birer okuyucusunu bulacak.




Samet Tosun: Edebiyat sence bir terapi yöntemi olabilir mi ?
Demet Baykal: Evet, hatta biraz daha ileri giderek, edebiyatın dönüşüm için bir araç olması gerektiğini savunuyorum. Tıpkı ruhun tekâmülü için, bedenin dünyadaki görevi gibi. Yazıları kıymetsiz bulanlara inat, bunu sağlamak adına her gün emek veriyorum.

Samet Tosun: Son olarak DS Kültür Sanat hakkında neler söylemek istersin ?
Demet Baykal: Okuyan, araştıran, yorum yapabilen insanlara ihtiyacımız var. Toplumumuzun birçok sorunu; okumamaktan, içindekileri yazarak dışa vurmak yerine, şiddete başvurmaktan kaynaklanmıyor mu? İşte DS Kültür Sanat da pozitifi yaymayı, insanlara okuma/yazma şevki vermeyi görev edinmiş bir topluluk. Farkındalık çalışmalarınızda başarı dileklerimle…

 

Röportaj: Samet Tosun
samettsn@yahoo.com

Samet Tosun’un bu haftaki konuğu ”Sokak ve Barınak Hayvanlarına Mama Yardım Derneği” Başk. Cengiz Gazcı

Samet Tosun: Merhabalar Cengiz bey, öncelikle dernek nasıl kuruldu, onunla başlayalım ?

Cengiz Gazcı: Merhabalar, sokaklardaki can dostlarımızın içler acısı hali ortada bizlerde düşündük neler yapabiliriz diye, gönüllü olan 7 arkadaşımız ile birlikte derneğimizi kurmaya karar verdik. Daha çok yeni bir derneğiz ama ilerleyen zamanlar içerisinde çok güzel işler yapacağımıza inanıyorum.

Samet Tosun: Derneğin tam olarak faaliyet alanları ne ? neler yapıyorsunuz ?

Cengiz Gazcı: Derneğimiz tamamı ile kuru mama yardım derneği, öncelikle sokaklara sonrasında ise barınaklarda bulunan hayvan dostlarımıza yardımda bulunuyoruz. Biraz öncede bahsettiğim gibi daha çok yeniyiz, o yüzden şuan için faaliyet alanlarımız bu şekildedir.




Samet Tosun: Peki Cengiz Gazcı kimdir ? ve nasıl bir ailede büyüdü ? Bize biraz Cengiz Gazcı’yı anlatır mısın ?

Cengiz Gazcı: Evet, Cengiz Gazcı, 1969 yılında Kasımpaşa’da dünya’ya geldi. Ortaokul’da okulu bırakarak 1980 yılında ilk olarak çalışma hayatına Sultanahmet’te bulunan bir matbaa’da başladım. Sonraki yıllarda ise bir reklam ajansında yöneticilik yaptım. Kısa bir süre sonra’da kendi matbaa ve reklam ajansımı kurdum. Orta halli bir ailenin en küçükk çocuğuydum.

Samet Tosun: Hayvanlara karşı bu farkındalık ilk ne zaman oluştu sizde ?

Cengiz Gazcı: Hayvanlara karşı her zaman bir ilgim vardı ama, ilk olarak 2005 yılında sokakta bulduğum bir köpekle başladı desem daha doğru olabilir. O köpeği sokaktan alıp sahiplendim, sonrasında da hiç hayvansız kalmadım. Sahiplenme konusunda tek isteğim ise mutlaka ve mutlaka sokak yada barınak hayvanı olmasıydı.

Samet Tosun: Sokak hayvanlarının en büyük problemi nedir ?

Cengiz Gazcı: Sokak ve barınak hayvanlarımızın en büyük sorunlardan bir tanesi sevgi’dir. Onlar gerçekten sevilmek ve değer görmek istiyorlar sonrasında ise mama ve barınma geliyor.

Samet Tosun: Derneğin giderleri nasıl karşılanıyor ?

Cengiz Gazcı: Derneğimizin giderleri öncelikle benim emekli maaşımın bir kısmı ile karşılanıyor. Gönülden hayvansever dost ve arkadaşlarımız bütçeleri el verdiği sürece bağış yolluyorlar. Sokak ve barınak hayvanlarımız ile ilgili aylık yayınlamış olduğumuz bültenlerimiz var, ailelerimizin ve çocuklarımızın okuyacağı bültenler bunlar, hem ailelerimizi bilgilendirme hemde küçük yaşta çocuklarımıza hayvan sevgisi aşılaması açısından yayınlanan bültenler bunlar, bağış karşılığında adreslerine kadar gönderiyoruz. Böylece giderlerimizi bir şekilde karşılamaya çalışıyoruz.

 

Samet Tosun: Birazda askıda mama uygulamasından bahseder misiniz?

Cengiz Gazcı: Evet Askı’da mama uygulaması, geçmişten günümüze yaygın bir uygulamaydı zaten, özellikle fırınlarda ekmek için uygulnana bu uygulamayı biz hayvanlarımız için uygulamaya karar verdik ve Askı’da mama uygulamasını başlattık. Sokak ve barınak hayvanlarımızın bu mama’ya ihtiyacı olduğu için ”Hep destek tam destek, gönülden destek rica ediyoruz” diyerekten bu uygulamaya tüm vatandaşlarımızın katkı sağlamasını bekliyoruz.

Samet Tosun: Geleceğe yönelik plan ve projelerinizden bahseder misiniz ?

Cengiz Gazcı: Öncelikle bu dünya hepimizin, Allah’ın bizlere bir emaneti olan sessiz dostlarımızı, bir şekilde mutlu bir dünya’da yaşatmak, şiddet ve tecavüze maruz kalmadan, soğukta kalmadan olabildiğine büyük özel bir barınak kurmak, ama öyle standart bir barınak değil bu insanların ailesiyle gelip yemek yiyebileceği, kahve içebileceği, çocukların hayvanları besleyebileceği ve en önemlisi çocuklarımızın hayvan sevgisinin tadacağı, harika bir özel barınak kurma hayalim var.

Samet Tosun: Peki hayvanlar için nasıl bir dünya hayal ediyorsunuz ?

Cengiz Gazcı: Bu gerçekten güzel ve manidar bir soru oldu, Sokağa atılmayan, öldürülmeyen, işkence görmeyen, aç ve soğukta bırakılmayan onların sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir şekilde yaşama hakkı olduğuna inanarak güzel bir dünya olsun istiyorum.

Samet Tosun: Son olarak DS Kültür Sanat hakkında neler söylemek istersin ?

Cengiz Gazcı: DS Kültür Sanat, nostaljiden moderne kadar varsa güzel haberler yapıyorsunuz, özellikle yaptığınız haberlerde bir özen ve çalışma var, izlediğiniz çizginizi bozmuyorsunuz. Etkinliklere çok önem veriyorsunuz bunu bir çok kişi yapmak istedi ama devamını getiremedi, sizi bu konuda tebrik ediyorum. Çalışmalarınızda başarılar diliyorum, iyiki varsıınız.

Röportaj:
Samet Tosun
samettsn@yahoo.com

Minik Sare’nin umudu sen olmak ister misin ?

Minik Sare binlerce SMA hastasından sadece birisi, O’da diğerleri gibi bir yardım elinin kendisine uzanmasını bekliyor. Tedavi için gerekli oaranın miktarı yüksek, zaman ise kısıtlı ve her geçen saniye minik Sare’nin aleyhine işliyor. Sare Aras, henüz daha 13 aylık olmasına rağmen minicik bedeni ile büyük bir yaşam mücadelesi veriyor. Sare bebeğe henüz daha 4 aylıkken SMA Tip1 tanısı konuldu.




SMA bir çeşit kas hastalığı, bu hastalık zaman içerisinde kişinin hareket kabiliyetini tamamen minimuma indiriyor. Sare’nin iyileşebilmesi için bir şans var. Amerika’da mevcut olan bir ilaç ve tedavi yöntemi ile sağlığına kavuşabilir. Bu tedavi için de yüksek bir maliyet tablosu ailenin önüne çıkartılıyor, ve  bu tedavi’nin 2 yaşından önce yapılması gerekiyor.




Sare Aras için ‘Sareye Umut Ol’ isimli yardım kampanyası başlatıldı. Bunun yanında ”Sarenin Umut Mağazası” isimli sayfa’da satılan bütün ürünlerin gelirleri minik Sare’nin tedavisi için kullanılacak. Sizlerde aşağıda bulunan Sare’nin sosyal medya hesabına girerek yardım edebilir, minik yavrumuzun sağlığına kavuşmasına vesile olabilirsiniz.

Sareye Umut Ol

Sarenin Umut Mağazası

 

Samet Tosun’un bu haftaki konuğu şarkıcı Önder Paksoy

Müzik bir çok insan gibi doğuştan gelen bir tutku , bir mutluluk kaynağı bence. Çocukken Babamın minibüsü ile TRT stüdyolarının ulaşım birimine hizmet ederdi, bazen setlere beni de götürür dü

Samet Tosun: Hayatıma nasıl bir anlam kattım ? diye bir şey sorsam bana neler söylersin ?
 
Önder Paksoy: Sanırım ismim gereği hayatıma sürekli bir yenilik , başarı ve boşa geçmeyen anlar kazandırıyorum. Bence hayatıma kattığım en anlamlı anlam; insanoğlu bu dünya ya bir kere geliyor ve bu hayattan neyi istiyorsa onun peşinden koşmalı. Aksi takdir de her anı boşa geçen boş bir fıçı gibi olacaktır…

Samet Tosun: Bizlere biraz hayata bakış açından bahseder misin?

Önder Paksoy: Her yerde hiç çekinmeden dile getirdiğim çok değer verdiğim bir hocamın 
Syn.Ahmet Şerif İzgören’in sözü olan
 “BAHANE VARSA,BAŞARI YOKTUR…” 
benim hayata bakış açım sadece bundan ibarettir. Eğer istersen yapamayacağın
hiçbir şey yoktur, bunun için yapman gereken sadece hiç bahane üretmeden
yapmak istediğin her ne ise ona odaklan… ( Allah’ın varlığını unutmadan…)

Samet Tosun: Peki müzik ne zaman girdi hayatına yada şöyle sorayım, müzik ile ne zaman tanıştın ?

Önder Paksoy: Müzik bir çok insan gibi doğuştan gelen bir tutku , bir mutluluk kaynağı bence. Çocukken Babamın minibüsü ile TRT stüdyolarının ulaşım birimine hizmet ederdi, bazen setlere beni de götürür dü. Bir keresinde ünlü sanatçı ÇELİK ‘“in Yaman Sevda çekimine gitmiştik sanırım 1996-1997 seneleri idi 8-9 yaşında bir çocuktum bana bir kaç tane posterini verdiler Allah’ım uçuyordum sanki… Odamız yoktu bizim şimdiki çocuklar gibi ama uyuduğum Duvarımın baş köşesinde yıllarca asılı kaldıKendime hep içimde söylediğim bir şarkıdır mesela “ Kim daha Çok Seviyor…” 🙂 insan bu şarkı ile birini sevmenin , onunla yaşlanmanın İHTİYAR olmanın değerini bildi işte… :)Sonralarında gençlik ile HAKAN ALTUN ve YILDIZ TİLBE sendromlarıyla Müziğe aşık oldum ve Aşk denen illet hiç çıkmıyor kalbinizin bir köşesinden  bilirsiniz…İlk gitarımı uzun süre para biriktirerek almış ve çalmasını öğrenmek için deyim yerindeyse mahvolmuştum 🙂

Samet Tosun: En başa dönelim, nasıl bir aile ve çocukluk geçirdin bize bahseder misin ?

Önder Paksoy: Önder,Ender,Alper biz 3 kardeşiz. Babam benim onun da bizi uzaktan sevdiği gibi sevdiğim kalbi dağ gibi güçlü dayanıklı dirayetli bir adamdır. ( şimdi bunları okursa ağlar dedim ya biz de onu uzaktan seviyoruz bizde öyle 😉 )Annem ise birçok anne gibi ömrünü  bu 4 erkeğe adamış bir çarem işte…Babamın asıl mesleği oto kaporta-boya olduğu ve ticaret ile uğraştığı için sürekli bir iyi bir kötü akıp geçti hala devam ediyor yıllarımız. Yakın çevrem hiç çekinmeden net bir şekilde söyler Çocukluğum, gençliğim hep çalışmak ve mücadele etmek ile geçmiştir hiç kuşkusuz…Bu nedenle 30 lu yaşlara kaldı şarkılarım 🙂

Samet Tosun: Sana gelen olumsuz eleştiriler oluyor mu ? peki bu seni olumsuz etkiliyor mu yoksa kendimi daha fazla nasıl geliştirebilirim diye çalışmalar yapıyor musun ?

Önder Paksoy: Samet bey bu sorunuza heh tam üzerine bastınız derim vallahi 🙂 ben her yaptığım iş de her zaman nasıl daha iyiye giderim diye günlerce , haftalarca düşünüyorum ve çalışıyorum. Benim fıtratım bu hep ileri tam ileri… 
Olumsuz eleştiriler her zaman olmuştur olacaktır ben onur duyarım ve kendime gelirim…

– Kötü olmadan iyinin anlamı olmaz. 
– Zor olmadan kolayın adı kalmaz.
– Ömür döngüsü nasıl bütündür bilinmez.
– Tuz olmadan tatlının tadından yenmez.

Samet Tosun: Müzik neden bu kadar önemli senin için ?
 
Önder Paksoy: Tüm şarkılarımın ilham kaynağı ve arkamda koca bir Aşk dağı olan sevgili eşim Bahar hanımdır.Bizim dünyamız yoğun,yorucu ve hep koşturmaca içerisindedir günün nasıl geçtiğini anlamayız çoğu zaman bu nedenle Müzik benim ve eşimin antidepresanıdır. Bazen tuzlu zamanlarımız olur o ayrı oda da ben ayrı oda da genel de Yıldız’ı dinleriz 🙂 bazen en neşeli aşkımızda açarız müziğin sesini bazen üzülürüz hayatın ve insanların sahte yanından ve biz yine aynı masa da hafiften açarız müziğin sesini ağladıklarımız duyulmasın diye… Eşim ile kendimizi bulduğumuz yerdir Müzik…

Ben Aşk’a yazarım her satırımı, 
Aşkım sol yanımda be fenamı…
Tınıların dansı aşkın medar-ı iftarı…
Yolluk yükü dolsun zevki sefayı…

Samet Tosun: Peki müzikten önce ben ve sonra ben diye kıyas yapsak ne dersin ?

Önder Paksoy: Kalemimin kuvvetli olduğunu söylerler. Sesimin de güzel olduğunu söylerler ama ben hiç beğenmem her zaman söylerim çünkü ben Odyolog ( ses bilimciyim ) Eğer sesimin güzel olduğuna biraz inansaydım Müzikten önce ben olmazdı çünkü kendimi bulduğum, bildiğim ilk an şarkı söylerdim bu nedenle ben yıllarca hep yazdım şiirler, sözleri karaladım…
Samet Tosun: Son olarak yeni projelerinden bahsedelim ? ve DS Kültür Sanat okurları için neler söylemek istersin ?
 
Önder Paksoy: Kayıtlı 400 den fazla eserim var Samet bey yeni projelerim den de ziyade daha önce şiir kitabı yazdım çevremdekilerin nabzını yokladım kimse okumadı 🙂 bu nedenle tüm eserlerimi gücümün yettiğince birer birer çıkarmayı düşünüyorum yılmadan pes etmeden…

Çünkü ben söylemezsem Aşk’ımız bizimle mezara gidecek… 
Saygı değer hocamız Aşkın Tuna’nın dediği gibi 
“ Devlerin Aşkı Büyük olur…”

DS Kültür Sanat okurlarına söyleyebileceğim tek şey şudur; 
Hayat sizin hayatınız Allah’ın varlığını asla unutmadan olmak istediğiniz yere doğru yürüyünüz ve hiç bir rüzgara eğilip bükülmeyiniz…

Aşk ile yaşayınız…

Samet Tosun
samettsn@yahoo.com

Samet Tosun’un bu haftaki konuğu güzel şarkıcı Melis Sezen

Pazar kahvesi'nin bu haftaki konuğu Ersan Er ile yaptığı düet ile güzel bir çıkış yakalayan güzel şarkıcı Melis Sezen'di. Melis Sezen ile hakkında merak edilenlere dair konuştuk ''Güzel insanlarla kaliteli işler yapmış olmak beni çok onurlandırıyor''

Samet Tosun: Hayata nasıl bir anlam kattım, dediğinde cevabın ne oluyor?

Melis Sezen: Güzel insanlarla kaliteli işler yapmış olmak beni çok onurlandırıyor. Bunu başarmış olmak benim için bi nevi hayata anlam katmak demek.

Samet Tosun: Peki bize müzik zevkini anlatmanı istesem?

Melis Sezen: Her tür müziği dinlerim aslında. Ama tabii benim tarzım slow.

Samet Tosun: Peki kendini nasıl geliştiriyorsun, bu konuda neler yapıyorsun?

Melis Sezen: Kendimi kitap okuyarak geliştiriyorum, meditasyon yapıyorum, farklı müzik türlerini dinliyorum ve tabii ses açma egzersizleri yapıyorum.

Samet Tosun: Olumsuz durumlarda motivasyonunu nasıl koruyorsun?

Melis Sezen: Herkes olumsuz durumlar yaşıyordur mutlaka önemli olan bu tür durumlara takılıp kalmamak. Bana göre her olumsuz durum kişiyi daha güçlü biri yapar. Bunu düşünerek motive oluyorum diyebilirim.

Samet Tosun: Şimdi gelelim yeni çalışmana, nasıl ortay çıktı, stüdyo aşamasında neler yaşadın biraz anlatmak ister misin?

Melis Sezen: Şarkım pandemi süreci ortaya çıktı. Kayıtlarını yine bu süreçte aldık, çok güzel geçti. Tabii bu süreçte sıkıldım ama çoğunlukla da kendimi geliştirmek için uğraştım müzik konusunda.

Samet Tosun: O zaman en başa dönelim seninle,nerede doğdun, kimsin ve nasıl bir ailen var ?

Melis Sezen: Ben Melis Sezen. İstanbul doğumluyum, aslen Tokat’lıyım. Yaptığım her işte arkamda duran desteklerini esirgemeyen ailem var ve bunun için de çok şanslı olduğumu düşünüyorum.

Samet Tosun: Peki merak ettiğim bir soru bu da, Ersan Er ile yollarınız nasıl kesişti?

Melis Sezen: Sevgili Ersan Er ile yollarımız önceki projem “Nihayetim” in klibini çeken sevgili Buğra Karaçam sayesinde oldu. Onun sayesinde tanıştım kendisiyle.

Samet Tosun: Birazda yeni projelerinden bahsedelim, bizleri neler bekliyor?

Melis Sezen: 2 veya 3 ay sonra “Elim kolum bağlandı” remix şarkımızın akustik arabesk tarzda olanını çıkarmak istiyoruz.

Samet Tosun
samettsn@yahoo.com

Tuğba Hatun Röportajı

Sevgi bizi farklı kılar, tüm canlılardan ustun kılar. Ben hep iyilik yapma derdinde olmayı seviyorum!

Samet Tosun: Hayatıma nasıl bir anlam kattım ? diye bir şey sorsam bana neler söylersin ?

Tuğba Hatun: Müzik, hayatımın en anlamlı, en güzel unsuru. Kendimi ifade etme biçimin. Ben şarkı söylerken nefes aldigimi hissediyorum ve aldigim bu nefesle, hem kendi hayatima hem de baskalarinin hayatina renk kattığımi bir anlam kattigimi düşünüyorum. Notalarla kalplere dokunuyorum.

Samet Tosun: Bizlere biraz hayata bakış açından bahseder misin?

Tuğba Hatun: Insana, tabiata tüm canlılara sevgi duymakla başlar her şey benim icin. Sevgi bizi farklı kılar. Tum canlilardan ustun kilar. Ben hep iyilik yapma derdinde olmayi seviyorum. Sevmeyi seviyorum herkesi. Kin tutmam, ama unutmam yapılan iyiliği de kötülüğü de…. affederim hatasini anlayani. Yaratilmisi severim yaradandan ötürü.

Samet Tosun: Peki müzik ne zaman girdi hayatına yada şöyle sorayım, müzik ile ne zaman tanıştın ?

Tuğba Hatun: Daha ilkokul yıllarında başladı benim müzik yolculuğum. Ilkokul korosundaydim. Hep solo konserler verirdim.   Müzik öğretmenim benim ileride cok iyi bir sanatci olacagimi söylerdi hep. Üniversite yıllarında Üsküdar Musiki Cemiyetini kazandım. Tam anlamıyla odak noktam haline geldi müzik. Bu sınavlardaki basari dogru yolda oldugumun isaretiydi artik.

Samet Tosun: En başa dönelim, nasıl bir aile ve çocukluk geçirdin bize bahseder misin ?

Tuğba Hatun: Melek kalpli bir babanın ve cok donanimli mukemmel bir annenin cocugu olmak gercekten gurur verici benim icin. Sevgi dolu bir ailede buyudum. Ilcede kizini okutan yokmuş o zamanlar. Kızlarını  universiteye gonderen ilk babaydi, benim babam. Her konuda öncüydü. Çok güzel bir çocukluk geçirdim. Sokakta oyun oynama şansını yakalayan nesillerdenim.

Samet Tosun: Sana gelen olumsuz eleştiriler oluyor mu ? peki bu seni olumsuz etkiliyor mu yoksa kendimi daha fazla nasıl geliştirebilirim diye çalışmalar yapıyor musun ?
Tuğba Hatun: Sesim ve sanatımla ilgili hiç olumsuz bir eleştiri almadım. Ama elbette ki ekip çalışması yapildiginda mutlaka bir eksiklik olabiliyor.  Her eleştiriye kulak vererek eksikliklerimizi tamamliyoruz.
Samet Tosun: Müzik neden bu kadar önemli senin için ?
Tuğba Hatun: En başta da dediğim gibi müzik benim yaşam biçimim. Ben notalarla haykırıyorum. Derdimi notalarla anlatıyorum. Hava gibi su gibi kiymetli ve anlamli. Bir tek sarki soylerken her seyi unutuyorum kendimi bile.

Samet Tosun: Peki müzikten önce ben ve sonra ben diye kıyas yapsak ne dersin ?

Tuğba Hatun: kendimi bildim bileli müzikle iç içeydim.

Samet Tosun: Son olarak yeni projelerinden bahsedelim ? ve DS Kültür Sanat okurları için neler söylemek istersin ?

Tuğba Hatun: Eylül ekim aylarında yeni single çalışmam olacak.  Yurtdışında ve içinde  konserlerimiz var. Festivallerimiz olacak inşallah. Tüm okurlarınızi sevgiyle kucaklıyor onlara turku tadinda muzik tadinda bir hayat diliyorum. Sevgi ve saygilarimi sunuyorum.

Samet Tosun
samettsn@yahoo.com

Ercan Kızılkaya Röportajı

Kimsenin kimseden üstün olmadığı bu dünyada asıl olan yaradana şükretmektir!

Samet Tosun: Hayatıma nasıl bir anlam kattım ? diye bir şey sorsam bana neler söylersin ?

Ercan Kızılkaya: Sanatçı olduğumu öğrendim 15 yaşlarımda  bir sanat eseri üretiyor olmak beni dünyanın en klas en saygın noktalarına  taşıdığını gördüm ulu önder ATATÜRK’ün de sözü bana ışık saçtı herşey ola bilirsiniz ancak sanatçı olamazsınız.

Samet Tosun: Bizlere biraz hayata bakış açından bahseder misin?

Ercan Kızılkaya: yaşam insan oğluna verilmiş çok yüce bir armağandır bahşedilmiş  olanı en güzel şekilde değerlendirip tüm yaşayan canlı varlığa ve doğaya saygılı bir şekilde yaşayıp insan olmanın gereğini yerine getirerek güzel eserler bırakmak gerekir diye düşünüyorum kimsenin kimseden üstün olmadığı bu dünyada asıl olan yaradana şükretmektir

Samet Tosun: Peki müzik ne zaman girdi hayatına yada şöyle sorayım, müzik ile ne zaman tanıştın ?

Ercan Kızılkaya: aileden müzisyen olmam 7 yaşımda yazmış olduğum şiirin ödül almasıyla böylesi güzel ve taktir toplayan uzun bir yolculuğa  başlamama neden oldu.

Samet Tosun: En başa dönelim, nasıl bir aile ve çocukluk geçirdin bize bahseder misin ?

Ercan Kızılkaya: Türk örf ve adetlerine göre yetiştirilmiş bir ata erk ailede yetiştim baba tarafım gayrimenkul sektöründe çalışırken anne tarafım sanatı seven icra eden ve geçimlerini sağlayan insanlardı sanat daha ağır bastığından sahneye çok erken yaşlarda çıkmaya başladım bir çocuğun oyun oynaması gerektiği dönemde ben söz yazıp konser dinler ve katılırdım

Samet Tosun: Sana gelen olumsuz eleştiriler oluyor mu ? peki bu seni olumsuz etkiliyor mu yoksa kendimi daha fazla nasıl geliştirebilirim diye çalışmalar yapıyor musun ?
 
Ercan Kızılkaya: elbette eleştiri geliyor buda iyi yönde genelde kilolarım sorundur sanatım konusunda şükürler olsun gelmedi aksine taktir topladığımı düşünüyorum.
Samet Tosun: Müzik neden bu kadar önemli senin için ?
 
Ercan Kızılkaya: ben sanatçıyım doğduğumda saz vardı baş ucumuzda  mesleğim hayatımı idame ettiğim yegane iş ve aşk.

Samet Tosun: Peki müzikten önce ben ve sonra ben diye kıyas yapsak ne dersin ?
 
Ercan Kızılkaya: müzikten önce bir çocuk müzikten sonra yetişkin ve hayatı kendi gözüyle aklıyla kalbiyle kurgulayan yazan melodisini üreten ve okuyan bir solistim.
 
Samet Tosun: Son olarak yeni projelerinden bahsedelim ? ve DS Kültür Sanat okurları için neler söylemek istersin ?
 
Ercan Kızılkaya: pandemi süreci covit19 bittiğinde konserlere ve düğünlere gidip eğlenmek ve eğlendirmek istiyorum başarımız ne kadar iyi olursa çok daha iyi projeleri üretmemizi sağlayacak    eğitimli sanatçı ve sanat öğretim görevlisi yetiştiriyor olmaları insanlık adına oldukça büyük yetişenler adınada çok onur duyulacak bir kurum olduğunu  düşünüyorum ülkemizin  tüm bölgelerinde yaygınlaşmalı diye düşünüyorum .

Samet Tosun
samettsn@yahoo.com

Samet Tosun’un kaleminden ”internet in, televizyon out”

Bunun farkında olan televizyon kanalları bu pazardaki payını alabilmek için dijital dünyadaki yerini almaya başladı!

Son zamanlarda herşeyin olduğu gibi televizyonunda pek bir öneminin kalmadığını söyleyebilirim. Televizyon kanalları alıntı ve kopya projeleri izleyicinin önüne sürerek bu konuda bir beklenti içerisine girmesi ayrıca reklam sürelerinin beklenenden daha uzun sürmesi vb. nedenlerden dolayı geleneksel medya olarak adlandırılan televizyon için hazin son mutlak başarısızlık.Televizyonda çıkan reklamlardan sıkılanlar için büyük bir alternatif haline gelen dijital platformlar hızla yayılmaya devam ediyor. Bunun en güzel örneği ise tüm tüm dünya’da yayın yapan ve dünya pazarını elinde bulunduran Netflix oldu.

Yayınladığı yerli, yabancı diziler ve filmlerle olay olan platform, Türkiye pazarınada girerek Türk dizileri hazırlamaya başlayarak kısa bir süre içerisinde bu pazarda önemli bir payında sahibi oldu.Türkiye pazarından payını isteyen bir diğer dijital platform ise Blu tv oldu. Hiç azımsanmayacak kadar takipçisi olan ve hazırladığı proje dizileri ile iddasını sürdürüyor. Haa birde Puhu tv var, onu atlamak olmaz, özellikle yayınladığı Fi ve Çi isimli kitaplardan uyarlanan dizi ile çok büyük bir çıkış yakaladı. Hatta bu dizi daha sonrasında Show tv’de yayınlanmıştı. Netflix ve Blu tv’nin hazırladığı projelerin daha kaliteli olması izleyiciyi yeni dünya’ya çekmeye devam ediyor. Bunun farkında olan televizyon kanalları bu pazardaki payını alabilmek için dijital dünyadaki yerini almaya başladı bile, bunun en bilindik örneğini geçtiğimiz aylarda Fox tv gerçekleştirdi.

Yeni projelerini Foxplay üzerinden izleyici ile buluşturan kanal, bu pazarda bende varım dedi. İlerleyen zamanlarda ben inanıyorum ki tüm kanallar böyle bir adım atacaklar. Şöyle bir geçmişe baktığımızda Türkiye’nin 1970’lerde başlayan televizyon yolculuğu sanırım yavaş yavaş yerini yeni nesil medya olarak kabul edilen dijital platformlara bırakıyor. Sosyal medya yasaklarının ise yeni nesil medyayı nasıl etkileceğini önümüzdeki zaman dilimi içerisinde izleyerek göreceğiz.

Samet Tosun
samettosun@dskultursanat.net

Page 3 of 7

Powered by WordPress & Theme by Anders Norén