Yazar: Çilem Duman

Çilem Duman’ın kaleminden: ”2021’e de veda ediyoruz”

Bir yıl daha bitiyor. Zaman nasıl geçiyor? Tabiri doğru olacaksa su gibi geçiyor. 2021’e de veda ediyoruz sayılı günler kaldı. Yine sağlık konuları gündemden düşmedi. Hayatımızda salgın Covid hastalığından korunabilmek adına ve normalleşmek için aşı en önemli gündem oldu. Normalleşebilmek adına sorumluluklarımızı pek çoğumuz yerine getirdik. Nispeten o karanlık günleri sağlık adına atlatıyoruz şükürler olsun. Bu yeni yıla biraz, daha normal hayatımız rutinlerinde başlayacağız. Samimiyetle söylüyorum ben 2022 yılına umut ile başlayacağım.




Tüm olumsuzluklara karşı ileriye bakmanın büyük motivasyon olduğunu düşünüyorum. Motivasyonumuzu yeniden kazanmalıyız canlar. Hayat ne yaşanırsa yaşansın devam ediyor ve her yeni yıl gibi yine yeniden devam edecek.Elbette hem ekonomik hem sağlık hem de maneviyatta zor, dönemlerden geçiyoruz. Ama ben güçlü ve kendine inananlardan olmayı seçiyorum. Sizler icin bu yazdıklarımın aynı duyguları yaşatması tabiki en büyük temennimdir. Yeni dünya düzeninde her geçen gün farklılıkları görsek dahi moralimizi motivasyonumuzla yenileyelim yenilenelim isterim. 2022 den doğruluk samimiyet iyiliğin güzelliğin galip geldiği hep iyi güzel olaylarla dolu bir yıl olmasını o kadar çok istiyorum ki? İki yıldan uzun süren pandemi döneminde hepimiz çok yorulduk yıprandık. İşte bu yüzden diyorum ki 2022 de hepsini geride bırakalım umut ile yaşayalım. Sevgili Ds Kültür Sanat okurları olumlu bakışınızı asla kaybetmetmeyin. Hepinize bol kahkahalı bereketli neşeli bir 2022 yılı diliyorum. Bir sonraki yazımda görüşmek dileğiyle sevgiyle kucaklıyorum.

Çilem Duman

Çilem Duman’ın kaleminden; ”Bir müzisyenin hikayesi”

Eğer kalem elindeyse yazılmalı diye düşündüm. Bir müzisyenin hikayesi anlatmalı.Bir yılı geçkin süredir yaşadığımız pandemi sürecinde en çok etkilenen sektörlerin çalışanları arasında müzisyenler; melodilere hayat veren sesiyle veya enstrümanı ile ne zorlu dönemden geçmekteler. Bu arada o müzisyenlerden birtanesi de bu yazıyı kaleme alan Çilem Duman. İlk günlerde hadi dedim bir ay içinde toparlar karantinaya dikkat edelim maskemizi kullanalım çabucak geçer biter. Bu düşüncelerde olalı şöyle şu an bi baktım bir yılı geçmiş.




Peki ne yaptı bu süreçte müzisyenler? Hepsi evlerde süreci stresle izledi. Ama yılmadılar en, umutsuz anlarında dahi enstrümanlarına, sarıldılar. Ya da, şarkılar söylediler. Belki bir sosyal medya hesabından belki bir online konser ağından belki de evde kendisiyle kaldığı anlarda moral olsun istedi. İşte müzisyen olmak böyle bir duygu hali. Teselliyi yine kendinde müziğinde aradı buldu. Müziği de olmasaydı ne yapardı? Müziksiz bir yaşam kim ister ki? O zaman biraz daha müziğe müzisyene sahip çıkmalı… Konser alanları yaratmalı. Müzisyenin sanatçının motivasyonu alkış takdir edilmektir. Pandemi sürecindeyiz ve uzun süre daha bu devam edecek gibi…Herkesten bu anlamda biraz ince düşünerek biz müzisyenleri varlığını yaşatacak projeleri gerek siyasetçilerimizden gerekse belli makam mevkide ki değerli büyüklerimizden beklemekteyiz.




Online dünyada da olsa bize konser imkanları ile nefes olun… Bu arada bir kitap önerim de olacak değerli yazar Aynur Ayaz ve “Samiminiyet” kitabı günümüzde niyetin önemini güzelliğini anlatıyor. Buarada yeni single projem “YaralıKalbim” şarkımı dinleyin klibimi izleyin isterim canlar. İşte Pandemide müzisyen olmak böyle birşey biraz, takdir biraz alkış beğeni bizi daha da motive ediyor. Sözlerime burda son verirken kalın sağlıcakla Pandemisiz günlere canlar. Bizleri müzisyenleri yaşatın canlar.

Çilem Duman’ın kaleminden; ”2020’ye veda ederken”

2020 de ne çok sınandık. Sabırla, sağlıkla, iyilikle, kötülükle ve bir çok yaşanmışlıklarla...

Sevdiklerimden ne çok sınanan oldu özellikle 2020′ nin Pandemi diye öğrendiğimiz sürecinde bir çok varlığı ile hayatımda yer alan sevdiklerimle… İzmir’imde yaşanan deprem sevdiklerim onlar için dualarım Covid sebebiyle mücadele eden sevdiklerim bazıları yendi ama bazıları da ebedi istirahatlerine yol aldı… Hayat bir sınav canlar ve bizler ölümsüz değiliz… Sadece, bugün var desem doğru olur değil mi? Anda kaç kişimiz kalabiliyor? Peki bugün kadar kısa ama sanki bir o kadar uzun ömrümüzde ne kadar iyilik ile ruhumuzu besleyebiliyoruz? Bu süreç hepimiz için farkındalığın farkedilmesi gereken bir süreç… Dünya öyle bir hal aldı ki idrak etmek gereken bir çok şey var. Burda çok değerli bir İsimden bahsedeceğim sizlere. Maalesef ki Covid virüsü yüzünden Profosör Orhan Kural hocamızı kaybettik.

En son temmuz ayında sosyal mesafe ile yaptığımız Gezginler Klübü Gezi Evi Müzesinde artık bu dünyaya bırakacaklarını bizimle paylaşıyordu hocamız. Üç dört kişi sevdiği dostları birarada bunları konuşurken hocam Allah uzun ömürler versin bunları konuşmak beni sizinle ilgili üzer dediğimde bana “Üzülme sakın sadece, farket hepimiz bu dünyadan gelip geçiyoruz ama yaptıklarımız ile iyi izler bırakalım” dedi ve güzel bir gülüşle de bu fikrini noktaladı. İşte farkında hayatını insanlık, iyilik doğa, çevre, güzelliklere adamış iz bırakan sevgi ve, saygı ile değer verdiğim bir hocam büyüğüm yol gösterici dedim. Aramızdan ayrıldı ama o hep bizimle düşünceleri, azmi, sevgisi, saygısı herzaman örnek olacak.Orhan Kural hocamıza biz gençlere sanata müziğe verdiği saygı, ehemmiyet ve destek sebebiyle herzaman teşekkürlerimi sunacağım vefa ile anacağım… Herkes bir farketmenin yolculuğuna çıkmalı.

2020 belki biraz farklı zorlukla bir dünyayı bizlere gösterdi. Bu demek değilki herşey olumsuz yine de böyle düşünmeyelim sevdiklerimize sıkı sıkı sarılalım soyut manada.. Malum bu ara sosyal mesafe reel hayatta en büyük önlem… Elbette pandemi süreci de son bulacak… Biz iyiliklerle dünyamıza ışık tutalım hem kendimize hem de yanımızda olan tüm hayatımızdaki güzel insanlara… 2021 için umutlarımız yeşersin ve farkındalıkla dolu harika bir yıl olsun… Sevgilerimle 2020 yi uğurluyorum değerli okurlarım…

2021 de buluşmak üzere…

Çilem Duman
cilemduman@dskultursanat.net

Çilem Duman’ın kaleminden ”kadını incitme ruhu kalbi hassastır kadının”

Merhabalar değerli Ds Kültür Sanat okurları..

Bu yazımda bir kadın olarak önemli bir konuya değineceğim. Sanatçı ruhum hassasiyetini göstermeli diye düşünüyorum. Son zamanlarda ana haberlerde izlediğim bitmek bilmeyen kadına şiddet haberleri bu mısraları yazmama en büyük sebep diyebilirim.

Dünyaya insan evladının varoluşunun temeli kadın doğaya bile ismini vermiştir. Toprak Ana dediğimiz doğa dahi dişil ruhu enerjiyi içinde barındırır. Kadın değerli özel varlığıyla hayatımızda anne eş dost arkadaş olarak varken neden şiddete maruz kalıyor?


Ülkemizde kadının ve varoluşun değerini yoksa farkedemiyor muyuz? Ya da bilmek mi istemiyoruz… Şiddete susmak her kim olursa olsun doğru değilken şiddet gören kadınlarımızın gencecik hayatları ellerden kayıp giderken biz susmamalıyız. Devletimiz elbetteki gereken tüm yaptırımları önlemleri almak için gereken düzenlemeleri yaparken bizler de birey olarak gerekli tepkilerimizi vermeliyiz.

Kadının ve insanın önemini anlatmalıyız.Bu kadar kolay ve basit algılamamalı kadına şiddet uygulayan erkek eş ya da aile bireyleri tek tek eğitilmeli ve öğretilmeli kadına şiddet insanlık dışıdır mesajını öğretmeli diye düşünüyorum. Ben bir kadın ve insan olarak kadın ana, eş, candır, insandır diyenlerdenim.


Kadına dokunma kıymetli kadını incitme ruhu kalbi hassastır kadının. Ve yazıma burda noktalarken bir Sanatçı hassasiyeti ile “Kadına Şiddete Hayır” diyorum burdan bir kez de bir kadın olarak sesimi ben duyurmuş oluyorum. Bir sonraki köşe yazımda görüşmek dileğiyle sevgiyle dolu şiddetsiz huzurlu günler diliyorum.

Çilem Duman
cilemduman@dskultursanat.net

Çilem Duman’ın Bu haftaki konuğu Astrolog ve Yaşam koçu Veysel Odabaşoğlu

Çilem Duman’ın bu haftaki konuğu ünlü astrolog ve yaşam koçu Veysel Odabaşoğlu, hakkında merak edilenleri DS Kültür Sanat’a anlatan Odabaşoğlu, ”Astroloji de bir dildir. Bir dil bir insandır” ifadelerini kullandı.

Çilem Duman: Veysel Odabaşoğlu  Astrolojiye ilginiz nasıl başladı?

Veysel Odabaşoğlu: Güney Ay Düğümü Kova Burcu’nda biri olarak Astroloji bilgisiyle doğdum diye bilirim. Bu cümlemdeki abartıyı fark edenler Güneş Burcumun Yay olduğunu öğrenince bunu da makul karşılarlar.  12 yaşımdan beri doğum haritası inceliyor ve danışan görüyorum. Lise mezuniyet andacımda dahi beni müneccim olarak nitelendirdi sınıf arkadaşlarım.  Daha 2000 yılında bile yerel bir radyoda astroloji programı hazırlıyordum. Astrolojiye ilgim başlamadı yani hep vardı.


(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({});

Çilem Duman: Yaşam Koçluğu meslegini nasıl tanımlarsınız?

Veysel Odabaşoğlu: Yaşam Koçluğu tamamen bir yol arkadaşlığıdır. Koç danışanın doğru sorular sormasına yardım ederek kendisi için neyi hedeflediğini ve bu hedefine hangi özelliklerini parlatarak keyifle ve kolayca ulaşabileceğinin farkındalığını kazanmasına katkı sağlar.

Çilem Duman: Sinema Tv bölümü  mezun olmuş çok yönlü bir yapınız var Sinema sektöründe nasıl projeler gerçekleştirdiniz?

Veysel Odabaşoğlu: Uzun metraj film kısa metraj film belgesel film çekimleri ve dizi yazarlığı yaptım. Bir çok projede farklı platformlarda çalışmalar gerçekleştirdim. İstisnasız içinde emeğim olan her sinema tv işinden suistimale uğradım. İlahi sistemin beni bu işten uzak tutma mesajı olarak görüp uzak durmaya gayret ettim.

Çilem Duman: Astroloji ve burçlarla ilgili yorumlamalararınız için nasıl bir yol izliyorsunuz?

Veysel Odabaşoğlu: Astroloji yorumlarımda anlık gökyüzü yerleşimlerinin kollektife etkisini irdeliyorum. Astroloji günlük burç yorumları ile anlaşılacak bir ilim değildir. Hepimiz bir harita ile dünyaya geliyoruz ve o haritamız parmak izimiz gibi eşsiz. Bu hayatı doğru yaşama kılavuzumuz kişisel doğum haritalarımızdır.


(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({});

Çilem Duman: Son olarak okuyucularımıza neler söylemek istersiniz?

Veysel Odabaşoğlu: Okuyucularımıza en azından temel seviye astroloji eğitimi almalarını tavsiye ederim. Astroloji de bir dildir. Bir dil bir insandır.

Çilem Duman
cilemduman@dskultursanat.net

Çilem Duman’ın kaleminden ”For Sama”

Merhabalar değerli okurlarım. Bu yazımda sizlerle beni hikayesiyle ve gerçekliğiyle etkileyen bir festival filmi “For Sama” yı anlatacağım. Bakanlığımız Göç İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından 14-21 Haziran tarihleri arasında online gerçekleştirilen Uluslararası Göç Filmleri festivalinin en özel anlatımlı filmi “For Sama”…

Göç insanlık tarihince hep var olan bir olgu ama sebepleri ne için bu çok büyük bir dikkatle incelenmesi gereken bir konu. “For Sama” filminde göç olgusu savaşla birlikte bir çare olarak görülen bir olgu. Suriye de yaşanan insanlık dramını anlatan bir film. Film tamamen Suriye li Waad’in el kamerasıyla 2010 dan başlayarak çektiği görüntülerden oluşuyor. Direnişçilerin getirildiği hastane de çalışan doktor kocasıyla yaşadıklarını gösteren ve anlatan bir kadın var karşımızda. Bu dram gerçek ve insanları gerçek yaşadıklarını birebir kayda alan bir filmden bahsediyoruz.




Yani bu bir senaryo değil. Savaşın soğuk acımasız ve büyük yıkımlarla dolu yüzü. Tamamıyla 5 yıl sürmüş çekimler. Waad al-kateab ve Edward Watss’ın yönettiği film ödüllere layık ve insanlara da birçok gerçeği en şeffaf haliyle anlatıyor. Savaşı bir kadının ve bir annenin gözünden sunarken “neden hala buradayız” ı kızına anlatan ya da anlatmaya çalışan bir annenin deneyimleri. Filmdeki şiddet bombalar çocukların yaşadıkları yaralılar kaybedilen canlar ne yazık ki hepsi gerçek. Ülkelerinde kalan muhalif sivil Suriyelilerin başından geçenler yüreğimi paramparça yaptı. Filmi izlerken kendimi Onların yerine koyduğumda yüreğimde tarifi olmayan bir sizi hissettiğimi sizlerle paylaşmak isterim. İşte o zaman da en çok zarar gören Suriye li çocukları düşünmemek mümkün değil. Kardeşini bombalı saldırı sonrası kaybeden küçük çocuğun hastanenin köşesine çöküp ağladığı sahne yani gerçek hikaye hala gözümün önünden gitmiyor.




Buraya kadar anlattığım kadarıyla da sizler de görüyorsunuz ki savaş derin yaralar açarken çaresiz insanlarından yurtlarından vatanlarından farklı diyarlara göç hikayelerinin de başlamasına sebep olmakta. Göç ve göçün sebeplerine biraz da farklı pencereden bakmamıza sebep olan “For Sama” filmini izlemenizi tavsiye ediyorum. İzlerken kendinizi biraz onların yerine koyup empati kurarsanız gerçek hikayenin içinde hissettiğiniz ruh hali gerçekten savaşın acımasızlığını bizlere gösterecektir. Şu anda Waad ve ailesi Londra da yaşamaktalar. Ne yazık ki vatanlarından göç ettiler. Başka bir kültürde ve ülkede yaşamak ve uyum sağlamak çok da kolay olmasa gerek… Biz de göç ve bu olgunun sebeplerini bir nebze “For Sama” filmi ile umarım düşünürüz… Sevgilerimle…

Çilem Duman
cilemduman@dskultursanat.net

Çilem Duman yazdı; ”Çünkü isimsiz müzisyen manasında Noname kavramı sadece kibir’ in ürünüdür​”

Çünkü isimsiz müziyen manasında Noname kavramı sadece kibir' in ürünüdür!

Merhabalar değerli DS Kültür Sanat okurları belli periyodlarda sanat kültüre dair köşe yazılarımla sizlerle olacağım. Öncelikle geçirdiğimiz zor Korona sürecinde evde kaldığımız üç aylık sürecin ardından yavaş yavaş normalleşme sürecine girmiş bulunmaktayız. Tabi bu maske ve mesafe kavramımızı kaybetmek anlamına gelmiyor. Temkinlerimizi alacağız. Bugün sizlere hem biraz zorluklar içinde kalan müzisyenlerimizden bahsederken biraz müzik meslek birliklerine kısa eleştirilerim olacak.

Eğlence sanat sektöründe konser müzik eğlence programlarında isimli isimsiz müzisyen ayrımı yapan sanat camiası hani bir Noname kavramıyaratanlar var ya ülkede elbet birazdan buna da değineceğim!! Bir keretüm müzisyenler zor durumda çünkü onlar günlük kazandıklarıylayaşıyorlar. Eğlence sektörü her olağanüstü durumda ilk yara alan sektör.Burda meslek birlikleri ne yaptı MSG üyesi olarak tüm ekibi tebrikediyorum. Bestekarları ile ilgilendi ramazan kolileri yolladıiletişimini üyeleri ile koparmadı. Bu bilgiyi verdiğim camianın en gençtanınmış Mesam üyeleri besteci arkadaşlarım bu bilgileri benden alıncaaralarında bayağı bir selzenişte bulundular.

(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({});

Diğer bikaç Vakıf dernekler de bizlerden biraz daha yaşını almış tanınmış sanatçılar da aralarına bir kaç genç tanınmış sanatçı arkadaşları da alarak müzisyenlere online yardım konserleri verdiler. Sizce bunlar yeterlimi değil. Zaten elinde bu tarz medyatik ekran önü olan ya da olmaya çalışan oluşumlar birilerini gündeme getirmek amaçlı magazinsel Türkiye sınırlı maalesef medyatik kavramlı bir yol izlemekteler. Bugidişle ne yazık ki bütün meslek gurupları vakıf ve dernekleri sınıfta kalabilirler. Zaman içinde yandaş kendi yakınındaki medyatik Tanınmış Sanatçı arkadaşları gündeme alarak devam edecekler. Bu yüzden de müzisyen tabanının güvenini kazanmaları çok zor olacak. Sponsorlarla online sistem de onlar yerini alacak amaç aslında bu. Ama herşeyden önce samimiyet çok önemli ilerki zamanda göreceğiz bakalım. Şimdi gelelim şu Noname kavramına.

Yurt dışı ülkelerinde hollywood starların dahi normal bir kafe halkla metrolarda kafeler de bir hayat yaşama standartını bildiği Gerçek Sanatçıların olduğu İsimsiz anlamına gelen Noname kavramını karşıya koyan saygısız tavrı asla ve asla tasvip etmiyorum. Ünlü kavramınıda daha çok kitleler tarafından tanınmış kişi ve daha az kitle tarafından tanınmış kişi sanat insanı kavramı daha şık saygılı ve etik. Bu yüzden size İsimsiz tavrı olan hiç kimseye asla taviz vermeyin müziğe emek veren ve gönül vermiş tüm müzik yoldaşı arkadaşlarım. Çünkü isimsiz müziyen manasında Noname kavramı sadece kibir’ in ürünüdür. Beni bilen bilir hayatını müziğe adamış belli bir birbirinden güzel yürekli dinleyici kitlesi olan tanınmış sanat İnsanıyım.

Ünlü, ünsüz kavramı da benim için yoktur. ”Ün” de Kibir ‘in mahsuludür. Buraya kadar yazdıklarımdan anladığınız, sanırım yazılarım ve söylemlerim ne kadar manidar olacaktır. Müziğe sanata kültüre değer vererek tabiki köşe yazılarıma dskültürsanat platformunda devam edeceğim. Çünkü DS Kültür Sanat ekibi gerçek kültüre ve sanata değer veren bir platform. Normalleşme sürecine geldiğimiz şu süreçte bakalım müzik ve sanat sektörü ve emektarları neler yaşayacak izlenimleri mi sizlerle paylaşacağım… Hem güzel bir merhabamı söyledim hem de tespitsel birtakım durumları sizlerle burdan kalemimden paylaştım. Bu yazıyı okuyan okuyacak herkese sonsuz sevgilerimi sunarken sevgi ve iyilikle kalın canlar. Bir başka yazımda görüşmek dileğiyle.

Çilem Duman
cilemduman@dskultursanat.net

Powered by WordPress & Theme by Anders Norén