Kategori: Dünya

ABD Hapishanelerinde suçsuz yere yatılan 38 yılın karşılığı olabilir mi?

ABD’de Maurice Hastings adında bir adam, 38 yıl boyunca işlemediği bir suç nedeniyle gençliğini parmaklıklar ardında geçirmek zorunda kaldı. 1983’te bir kadına tecavüz edip öldürmekle itham edilen Hastings, ömür boyu hapse mahkûm edildi. Yıllar boyunca masumiyetini savunsa da kimse sesine kulak vermedi. Ta ki 2021’de dosya yeniden gündeme gelene kadar… Yapılan DNA testleri, Hastings’in suçsuzluğunu kesin olarak ortaya koydu.




Devlet şimdi ona 25 milyon dolar tazminat ödeyecek. Miktar büyük, hatta eyalet tarihindeki en yüksek rakam. Ama asıl mesele şu: 25 milyon dolar, kaybolan 38 yılı geri getirebilir mi? Gençliğin coşkusunu, özgürlüğün kıymetini, ailesiyle yaşanamayan anları, kaçırılan hayalleri parayla telafi etmek mümkün mü?

Devlet diyor ki: “Hata yaptık, kusura bakmayın.”

Ama işin doğrusu, bu sözler kaybolan yılları geri getirmiyor. Bu durum, aklıma Ferhan Şensoy ve Rasim Öztekin’in başrollerini paylaştığı Pardon filmini getiriyor. Filmde hatalar ve yanlış anlaşılmalar gülünç bir dille ele alınır, ama gerçek hayatta “pardon” demek ne yazık ki yeterli olmuyor.

Bu olay bir kez daha gösteriyor ki adalet mekanizmasındaki en ufak bir hata bile bir insanın tüm yaşamını altüst edebilir. Bir mahkeme salonunda verilen yanlış hüküm, yıllar sonra DNA ile çürütülebilir ama geçen zaman asla geri dönmez. Hastings’in yaşadıkları sadece kişisel bir trajedi değil; aynı zamanda adaletin ne kadar kırılgan olduğunu, devlet “yanlış yaptım” dese bile geride bırakılan hasarın telafi edilemeyeceğini hatırlatıyor.




Bugün Hastings özgür ve elinde milyonlarca dolar var. Fakat kaybolan 38 yılı hiçbir yargı kararı, hiçbir tazminat geri veremez. Belki de en önemli soru şudur: Bir ülkede, bir hukuk sisteminde, masum bir insanın bir gün bile haksız yere özgürlüğünden yoksun bırakılması kabul edilebilir mi?

Starlink uyduları sessiz bir silahlanma ve radyasyon tehdidi mi?

SpaceX’in küresel internet ağı kurma hedefiyle başlattığı Starlink projesi, dünya yörüngesinde giderek büyüyen bir dijital ağ oluşturuyor. 2025 Temmuz ayı itibarıyla yörüngedeki Starlink uydu sayısı 8 bini aşmış durumda. Ancak bu teknolojik büyüme, yalnızca iletişim alanında değil; askeri, çevresel ve sağlık boyutlarıyla da uluslararası kamuoyunun dikkatini çekiyor.




Starlink uydularının bir kısmının, askeri amaçlarla kullanılabilecek yüksek enerjili lazer sistemleri taşıdığına yönelik iddialar, son dönemde özellikle stratejik analiz platformlarında sıkça dile getiriliyor. ABD Savunma Bakanlığı’nın SpaceX ile çeşitli savunma ve gözetim projelerinde birlikte çalıştığı bilinirken, bazı askeri uzmanlar bu iş birliğinin sadece internet altyapısıyla sınırlı olmadığını savunuyor.

Yörüngeye yerleştirilen bu uyduların, hedef tespiti, düşman sinyallerini bastırma ya da uzay tabanlı müdahale sistemleri için kullanılabileceği iddiaları, sivil projeler üzerinden yürütülen askeri teknoloji yayılımı tartışmalarını alevlendiriyor. Konuya ilişkin SpaceX cephesinden ise bugüne kadar herhangi bir açıklama yapılmış değil.




Starlink uydularının yaydığı yüksek frekanslı radyo dalgaları, sağlık uzmanlarının ve çevrecilerin başka bir endişesini oluşturuyor. Elektromanyetik radyasyon, iyonlaştırıcı nitelikte olmasa da, özellikle uzun süreli ve yoğun maruziyet durumunda biyolojik sistemleri etkileyebileceği yönünde bulgular mevcut.

Uzmanlar, bu radyasyonun insan hücreleri üzerindeki etkileri kadar, kuş göçleri, böcek yön bulma mekanizmaları ve bitki gelişimi üzerinde de olumsuz sonuçlar doğurabileceğini belirtiyor. Ancak bu konuda hâlâ yeterli bilimsel veri ve bağımsız araştırma bulunmaması, teknolojinin etkilerinin kamu denetiminden uzak bir biçimde yaygınlaştığı eleştirilerine yol açıyor.




Lazer silah iddiaları, radyasyon riski ve şeffaflık eksikliği bir araya geldiğinde, Starlink yalnızca bir internet projesi olmaktan çıkıyor; aynı zamanda jeopolitik, etik ve bilimsel bir tartışmanın merkezine yerleşiyor.

Çin’in nüfusu 60 yıl sonra ilk kez azaldı!

CNN Business’ın haberine göre, Çin’in nüfusu altmış yılı aşkın bir süredir ilk kez 2022’de azalıyor ve bu ülke için ciddi bir demografik kriz ve yavaşlayan ekonomisi üzerinde önemli etkileri var. Çin Ulusal İstatistik Bürosu’na (NBS) göre, nüfus bir önceki yıla göre yaklaşık 850.000 kişi azalarak 2022 yılında 1.411 milyar olarak kaydedildi. Analistler, düşüşün 1961’den beri kaydedilen ilk düşüş olduğuna inanıyor.

İngiltere’de satanizm’e inananların oranı son 5 yılda %200 arttı!

Ulusal İstatistik Ofisi’nin son istatistiklerine göre Birleşik Krallık’ta şu anda 5.000’den fazla Satanist olduğu iddia edildi. Bundan beş yıl önce ise bu sayı yaklaşık 1.100 civarındaydı. Sunday Telegraph’ta yer alan habere göre, satanizm’in son yıllardaki popülaritesi arttı ve gençlerin, karanlık taraf lehine geçerek geleneksel dinlere sırt çevirdiği ifade edildi.

Powered by WordPress & Theme by Anders Norén