Etiket: korku

Ünlü yönetmenden yeni film müjdesi!

Hem yönetmenliği hemde sektördeki yaptığı projelerle isminden sıkça bahsettiren yapımcı Hakan Yusufoğulları, yeni projeleri ile ilgili konuştu. Yeni çekeceği projelerin adını ilk kez DS Kültür Sanat’a açıklayan ünlü yönetmen, projeler hakkında ufak detaylarda verdi. Geçtiğimiz aylarda vizyona giren ve serinin ilk filmi olan Zebun, sinemaseverlerden yoğun bir ilgi görmüş ve güzel bir gişe hasılatı elde etmişti.




Yeni projeler için vakit kaybetmeden harekete geçen Yusufoğulları, 3 yeni film projesi ile sinemaseverlerin karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Yoğun bir çalışma temposu içerisinde olan ünlü yönetmen, bize vakit ayırarak tüm sorularımıza tüm samimiyeti ile cevap verdi.

Film projelerinden bahseder misiniz, isimleri neler?

Korku türünde çekmiş olduğumuz Zebun geçtiğimiz aylar içerisinde vizyona girdi ve sinemaseverlerden çok sayıda olumlu dönüş aldık, internet ortamlarında da çok sayıda olumlu görüş olunca zaten serinin ilk filmi demiştik ve Zebun 2 için harekete geçtik, çekimler için gerekli ayarlamaları şaun yapıyoruz.

ikinci filmimiz ise komedi türünde bir iş olacak. İsmi ”Kiralık iş” diğer komedi filmlerinden en çok ayıran özelliğin başında komik sahnelerin yaşandığı yerle küfür vb. unsurlara yer vermememizden geçiyor. Son zamanlarda ailelerin ailece gidip izleyeceği eğlenceli ve çıtayı üst seviye çıkarılmış bir kalitede komedi filmi diyebilirim.




üçüncü filmimiz, korku ve gerilim türünde bir film olacak ismi ”Sallas” yine sinemaseverleri özelliklede korku ve gerilim meraklılarını cezbedecek bir film olacağını düşünüyorum.

Yoğun bir iş temponuz var bunun farkındayız, peki bize biraz çalışma şeklinizden ve beklentilerinizden bahseder misiniz?

Evet yoğun bir tempo ile çalışmalarımıza devam ediyoruz. Son 3 aydır projelerinden yoğunluğundan dolayı uyuduğum 3, 4 saati geçtiğini kesinlikle hatırlamıyorum. Yoğun geçiyor lakin seyircide beklentiyi karşıladığımızda ve onlardan o güzel tepkileri aldığımızda inanın bütün yorgunluğum gidiyor ve verdiğim emek ve çabanın değdiğine inanıyorum. Her yaptığımız projede çıtayı biraz daha yukarılara taşıdığımıza inanıyorum ve bu yeni projelerimizin de yine en çok izlenen ve seyirciden olumlu geri dönüşlerin alındığı filmler arasında olacağını düşünüyorum.

Korku filmi severlerin merakla beklediği ”Zir-i Cin” vizyonda!

Yapımını HM Productions’un üstlendiği filmin yönetmen koltuğunda Emre Pala oturuyor. Korku ve gerilim türündeki filmin oyuncu kadrosunda ise Defne Çoban, Ogan Şenyolcu, Mohamad Ahmad, Ömer Konakçı, Aleyna Sude Kahraman ve Mehmet Aydoğmuş gibi isimler yer alıyor. Korku filmi severlerin merakla beklediği film tüm sinemalarda gösterime girdi.




Peki ”Zir-i Cin”in konusu ne?

Defne, işinde oldukça başarılı olan bir gazetecidir. Başarılı haberlere imza atan genç kadın, Malatya Film Festivali’ni takip etmek için ekip arkadaşları ile birlikte Malatya’ya gider. Festivalin sona ermesinin ardından dönüş yoluna girdiklerinde, yolda bir tabela Defne’nin ilgisini çeker. Tabelaya olan merakı Defne’yi küçük bir köye sürükler. Ekip ile birlikte köye giden Defne, burada anlam veremedikleri olaylarla karşı karşıya kalır. Giderek daha korkunç olaylara şahit olan Defne ve arkadaşları, içine düştükleri durumdan kurtulmanın yolunu arar.

https://www.youtube.com/watch?v=R5X5f2ptFfc

 

Esra Taşpınar’ın okuduğu ve önerdiği 5 kitap! (05.05.2022)

Evde olduğumuzda yada vaktimizi en iyi şekilde değerlendirmek için yapabileceğimiz en iyi aktivitelerden biri de kitap okumaktır. Gerek anlattıkları hikayelerle, gerekse unutulmaz karakterleriyle mutlaka okumanız gereken 5 kitabı sizin için Esra Taşpınar seçti.
1) Guguk Kuşu / Ken Kesey “Düşünsene, belki de insan ne kadar deliyse o kadar güç sahibi olur.” “Muhteşem bir ilk roman… İnsanın içindeki iyilik ve kötülüğe dair sağlam, samimi bir hikâye… Kesey’nin bu kitabı, orta düzeyde kültürlü bir toplumun ‘kurallarına’ ve bunları dayatan görünmez ‘hükümdarlara’ karşı atılan bir başkaldırı çığlığı niteliğinde.” Time “Bu dünya… güçlülerin dünyası arkadaş! Var oluş ritüelimizin temelinde, güçlünün zayıfı yutarak daha da güçlenmesi yatıyor. Buna göğüs germeliyiz. Doğrusu da bu zaten. Doğal dünyanın bir kanunu olarak kabul etmeyi öğrenmeliyiz bu gerçeği. Bir tavşan bu ritüelin içindeki rolünü kabullenir ve kurdu güçlü beller. Kurt yakınındayken tavşan kendini savunmak için sinsileşir, korkaklaşır, atikleşir, kendine delik kazar ve saklanır. Böylece sebat eder ve hayatını sürdürür. Yerini bilir. Kurda asla ve asla meydan okumaz. Akıllılık olur mu hiç öylesi? Söylesene, olur mu?” Amerikalı yazar Ken Kesey’nin en önemli eseri kabul edilen ve aynı isimle sinemaya uyarlandığında büyük ses getiren Guguk Kuşu, en kısa tabirle, bir düzene başkaldırma hikâyesidir. Akıl hastanesindeki mahkûmlar onca yıldır kendilerine dayatılan düzeni açıkça sorgulamaya başladıklarında her şey hızla değişime uğrayacaktır…
2) Açlık / Knut Hamsun Unlu bir yazar olma sevdasıyla yanıp tutuşurken, bir yandan da açlıkla pençelesen bir gencin gerçekten duygulandırıcı öyküsü olan bu kitap, dünya edebiyatının başyapıtları arasında anılmaktadır.
3) Koku / Patrick Suskind Patrick Süskind’in, Almanya’da ilk yayımlanışında tam anlamıyla olay yaratan, aylarca liste başlarında kalan Koku adlı bu romanı, gerçekte alışılagelmiş çoksatarların oldukça dışında kalan, tarihsel boyutlarda kapsamlı bir toplum eleştirisini sergileyen bir kitap. Olay, 18. yüzyıl Fransasında geçer; kitabın kahramanı Jean-Baptiste Grenouille ise tüm insani duyumlardan ve duygulardan yoksun, salt kokulara karşı görülmedik ölçüde duyarlı ve istediği kokuları üretebilmek için cinayet işlemekten kesinlikle çekinmeyen bir katildir. Herkesin ve her şeyin kokusunu almakta, tüm kokuları üretmekte gerçek bir dâhi olan Grenouille, kendi kokusunun bulunmadığını, onun bulunduğu yerlerde insanların insan kokusunu alamadıklarını anladığı gün, dünyasını da yitirir. Kendisi için tek çıkar yol, başkalarına onun için sanki insanmış izlenimini verebilecek kokular sürünmektir. Toplum içinde bireyselliğini hiçbir zaman edinememiş toplum tekini, kendi benliğinin dışında her şeyi yaratabilmiş dâhiyi sergileyen bu görkemli alegorinin olağanüstü bir akıcılıkla erişilen son bölümü, benzeri herhalde ancak bir Kafka’da görülebilecek bir insanlık trajedisinin simgesidir.
4) Bir İdam Mahkumunun Son Günü / Victor Hugo Bir İdam Mahkumunun Son Günü kitabı, Romantizmin temsilcilerinden olan Fransız şair, romancı ve oyun yazarı Victor Hugo tarafından henüz 26 yaşındayken kaleme alınmıştır ve 1829 yılında yayımlanmıştır. Yazar eserinde kamu vicdanını etkilemeyi ve idam cezasına karşı bir protesto hareketi başlatmayı amaçlamıştır. Eser yazıldığı dönemde büyük ses getirmiş ve idam cezasının kaldırılması için tartışılmaların başlamasına neden olmuştur. Victor Hugo, edebiyat dünyasında klasik kabul edilen eserler yazmış en ünlü Fransız yazarlardandır. Kitap içerisinde adı hatta tam olarak neden ölüm cezasına çarptırıldığı bilinmeyen bir mahkumun giyotin ile idama gitmeden önceki son günlerini anlatılmaktadır.
5) Korku / Stefan Zweig Rahat ve korunaklı bir yaşam süren saygın bir kadın, sekiz yıllık evliliğinden sıkılmış, burjuva dünyasının kozasından çıkarak kendini genç bir piyanistin kollarına atmıştır. Ancak bu gizli ilişkiden haberdar olan bir şantajcının ansızın zuhur etmesiyle, hayatında yeni farkına vardığı bütün güzellikleri yitirme tehlikesiyle karşı karşıya kalır ve kahredici bir korkunun pençesine düşer. Korku insanı bilinç dışına itilmiş utanç verici deneyimlerden, bastırılmış pişmanlıklardan özgürleştirebilecek güçte bir yapıt.
 

DS Kültür Sanat / Edebiyat
Esra Taşpınar

”Korku takvimi” vizyona gireceği günü bekliyor!

Yapımcılığını Dras Film Pictures ‘in yaptığı, senaryosunu Esma Şevik’in kaleme aldığı ”Korku takvimi” filminin yönetmen koltuğunda Yunus Şevik oturuyor. Filmin kadrosunda ise Nevin Efe, Melisa Seda, Zafer Kora, Rümeysa Sarıarslan, Erdal Ayna gibi isimler yer alıyor. 27 kasımda vizyona girmesi beklenen filmin pandemi nedeni ile geçtiğimiz günlerde vizyon tarihinin ileri bir zamana ertlendiği duyruldu.




https://www.youtube.com/watch?v=7I9qeDdqsSc

Filmin konusu;

En büyük hayali ünlü bir oyuncu olmak olan Hülya kimsesiz büyümüştür. Yıllar sonra bir gün beklediği başrol teklifi gelir. Fakat bilmiyordur ki o başrolü oynamayacak, hayat onunla acımasız bir şekilde oynayacaktır. Film setine giderken karşılaştığı talihsiz kazayla başlayan serüven en masum olay olacaktır. Hayallerine ulaştığı çekimlerin başladığı günün gecesi anlam veremediği olaylarla karşılaşır. Kabuslarındaki adam gerçekte kimdir? Ölmüş olan ailesi Hülya’dan ne istemektedir? Bu ve bunun gibi cevabını bilmediği birçok soruyu çözmeye çalışırken kendisini bir kördüğümün ortasında bulacaktır. Kabus ve halüsinasyonlarla gerçekler arasındaki sınırlar zorlanırken, olaylar esrarengiz bir hal alacaktır. Kabullenemediği gerçeklerle yüzleşen Hülya’nın artık tek hayali içine düştüğü labirentten kurtulmaktır.

Powered by WordPress & Theme by Anders Norén