Etiket: Melek Abca

Kültür iflası mı yaşıyoruz?

Uzman Klinik Psikolog Melek Abca: “Öz değerlerimize sahip çıkmak, gelenek göreneklerimizi yaşatarak gelecek nesillere aktarmak hepimizin toplumsal görevi…” Abca: “Birlik ve beraberlik bağlarının güçlenmesine vesile olan bayramları fırsat bilmeli; bir arada olmanın, paylaşmanın, kültürel değerlerimizi yaşatmanın önemini hatırlamalıyız”

Ramazan Bayramı yaklaşıyor. Türk kültüründe önemli bir yere sahip olan birlik, beraberlik, paylaşma ve dayanışma gibi duyguların arttığı bayramların, insanların birbirine yakınlaşması için fırsat olarak görülmesi gerektiğini ifade eden Memorial Ankara Hastanesi uzmanlarından Klinik Psikolog Melek Abca, “Köklerimizin, geldiğimiz toprakların, atalarımızın bize bıraktığı manevi zenginliklerin kıymetini bilmeli, bunları hatırlamak için bayramları iyi değerlendirmeliyiz” açıklamalarında bulundu.




2000’li yıllardan itibaren, milenyum çağının getirdiği teknolojik imkanların da insanları daha çok koşuşturmaya, yanı sıra bireyselleşmeye ittiğini söyleyen Abca, şöyle konuştu: “Yeni çağın getirileri bizi kendi farkındalığımızdan uzaklaştırdı; geleneklerimizden, kültürümüzden, masallardan, hikayelerden, o bilgelik boyutumuzdan uzaklaştırdı. Teknolojinin nimetlerini yaşamak varken onu yanlış kullandık. Yaşanan pandemi süreci bize yeniden birlik olmanın, birbirimizle paylaşmanın, kültürümüze sahip çıkmanın önemini hatırlattı. Şimdi hatırladıklarımızı tekrar yaşatma, öğrendiklerimizi sonraki nesillere aktarma vakti…”

Ciddi bir kültür iflası yaşandığını belirten Abca, “Ekosistemlere baktığımızda her varlığın, her nesnenin birbirine bir aidiyeti var, bütünlüğü var. Biz bu bütünlük içerisinde sadece birbirimizle değil, doğada birçok şeyin; ağacın, toprağın, güneşin farkındalığını unuttuk. Şükran duymayı unuttuk, şükretmeyi unuttuk. Hep “Anılarım geride kaldı, çocukluğum, büyüklerimiz geride kaldı’’ diye yakınıyoruz, ancak bu gidişatı da değiştirmemiz gerekiyor” diye konuştu.




“Çocuklarımıza manevi rehber olmalıyız”

Günümüzde abartılı bir “kendi kendine yeterlilik” durumunun yaşandığını belirten Abca, “Atalar ve derin aile hikayelerinin unutulması, birbirimizle, dünyayla, vefat eden aile bireylerimizle ve geçmişimizle nasıl yaşayacağımıza dair hiçbir yönergenin olmayışı ciddi bir sorun. Bizi bağlayan ve birleştiren ortak hikayelerle, atalarımızın topraklarıyla bağlantımızı yeniden kurmalı, çocuklarımızı da yönlendirerek onlara manevi rehber olmalıyız. Onların kişisel gelişimine katkı sağlarken, onlara birlikte var olmayı da öğretmeliyiz. Çocuklarımızla film izleyelim sabah kahvaltıları yapalım. Ama tek başına bunlar yetmiyor. Bizim geleneklerimizi, masallarımızı, kadim bilgileri bilge büyüklerimizden alıp, çocuklarımıza da aktarmalıyız” açıklamalarında bulundu.




“Bayram, aile bağlarını pekiştirmek için çok önemli bir fırsat”

Bayramda, ailenin tüm üyelerinin bir araya geldiği etkinliklerin, aile bağlarının pekiştirilmesi için çok önemli bir fırsat olduğunu söyleyen Abca, “Geniş aile olarak tanımlanan büyükanne, büyükbaba başta aile büyükleri ve yakınlara ziyaretler düzenlemek, eskiden olduğu gibi bayram kahvaltılarında bir araya gelmek, çocukların psikolojik gelişimine de katkı sağlar. Çünkü çocuklar her zaman sadece ebeveynlerinin değil diğer aile büyüklerinin de yaşam deneyimlerine ve rehberliklerine ihtiyaç duyarlar. Memleket ziyaretleri aile bireylerine doğdukları, büyüdükleri yerleri görme, anılarını tazeleme ve paylaşma olanağı da sağlar. Bu fırsatları iyi değerlendirmeli, kültürümüze sahip çıkmalıyız” dedi.

Uzmanlar kış depresyonuna karşı uyarıyor!

Soğuk havaların gelişi ve kış mevsiminin kendini iyiden iyiye hissettirmesiyle bireyler daha depresif, mutsuz ya da hüzünlü hissedebiliyor. Uzmanlar, özellikle sonbaharın sonlarından ilkbaharın başlarına kadar ortaya çıkan ve halsizlik, yoğun uyku isteği, iştahsızlık, sürekli mutsuzluk, hüzünlü hissetme hali olarak kendini gösteren kış depresyonu ve alınması gerekli tedbirler konusunda uyarıyor.

Kış mevsiminde daha iyi bir ruh hali için neler yapılabilir?

Memorial Ankara Hastanesi uzmanlarından Klinik Psikolog Melek Abca, kış depresyonunun özellikle sonbaharın sonlarından ilkbaharın başlarına kadar ortaya çıkan ve halsizlik, yoğun uyku isteği, iştahsızlık, sürekli mutsuzluk ve sürekli hüzünlü hissetme hali olarak kendini gösterdiğini söylüyor.




Bilimsel adıyla mevsimsel duygusal bozukluk olarak tanımlanan kış depresyonunun kimleri daha çok etkilediğini anlatan Abca şu bilgileri veriyor: “Bilindiği gibi grip virüsü bile bağışıklık sistemi zayıf olanlarda hastalığa yol açar. Mevsimsel depresyonlarda da yatkın olan kişilerde risk yükselir. Kış mevsimine özgü güneş ışınlarından mahrum kalmamız,havanın erken kararması ve soğuması daha çok kapalı ortamlarda zaman geçirmemiz, fiziksel aktivitelerin azalması gibi sebeplerden dolayı tabii ki psikolojimiz etkilenmektedir. Mevsime bağlı gelişen depresyonda belli hormonal değişimler de yaşandığı için bu değişimlerden yüksek oranda etkilenen bireylerin depresyona daha yatkın olduğu ifade edilebilir. Depresyon geçmişi olan kişilerde tetikleyici olabiliyor. Genç erişkinlerde ve kadınlarda görülme sıklığı da daha yüksektir. Özellikle insanlar daha çok evde zaman geçirdiği için ve gecelerin daha uzun olması sebebiyle, tek başına var olmakta zorlanan ve kendini yalnız hissedenler için kış mevsimi daha tetikleyici bir unsur olabiliyor. Kış depresyonu, kuzey bölgelerinde yaşayan ve kışın daha az güneş ışığına maruz kalan kişilerde daha yaygın olabiliyor. Bu noktada önemli olan farkındalık oluşturup ne yapmamız gerektiğini bilmektir.”

Kış mevsiminde daha iyi bir ruh hali için neler yapılabilir?

Kış mevsiminde depresyon görülme sıklığının artmasının yanı sıra bu mevsimin duygusal korunulması gereken bir dönem olmadığına değinen Abca, bu mevsimin insan psikolojisine olumlu katkılar da sağlayabileceğini belirtti. Abca, daha iyi hissetmek adına yapılması gerekenlerden bahsetti: “Gün ışığının azaldığı kış aylarında, evinizde ve çalışma alanınızda maksimum doğal ışığı alacak şekilde konumlandırma yapabilirsiniz. Öğle aralarında kısa yürüyüşlere çıkarak doğal ışıktan faydalanabilirsiniz. Bununla beraber düzenli fiziksel aktivite de endorfin salgılanmasını teşvik ederek ruh halinizi iyileştirebilir. Ayrıca C vitamini ve D vitamini, bunun yanında Omega-3 ağırlıklı besinler tüketilebilir veya gerekirse doktor kontrolünde takviye alınabilir. Tam tahıllar ve sebzeler de enerji seviyesini arttıracaktır. Uzun karanlık gecelerde artan melatonin ve daha az güneş ışığına maruz kalmamız sebebiyle azalan serotonin dengesini iyi sağlamak gerekiyor. Yaz aylarında içimizin daha kıpır kıpır olmasının sebebi mutluluk hormonu olan serotonin salgılanması için yeterince güneş alıyor olmamızdır. Bu hormonlardaki artış ve azalmalar depresyonun oluşması için gerekli biyolojik etkileri ortaya koyabilir. Çünkü serotonin ve melatonin bireylerde uyku ve uyanıklık döngüsünün, enerjinin ve ruh halinin düzenlenmesinde yardımcı bir rol oynamaktadır. Bu kapsamda yapılan bilimsel araştırmalar gün ışığı sayesinde vücutta depolanan D vitamininin kış depresyonu semptomları için koruyucu bir faktör olabileceğini de göstermiştir.”




Uyku düzeninin de önemli olduğuna dikkat çeken Abca, “Geceleri erken yatıp, sabahları erken kalktığınız bir uyku düzeninde güneş ışığından daha fazla faydalanabilirsiniz. Stres dengesi için zihni sakinleştirecek yöntemler geliştirmek,ruhumuza ve bedenimize iyi gelecek etkinlikler yapmak,hobilerimize vakit ayırmak, yoga ve meditasyon yapmak, sevdiğimiz kişilerle arkadaşlıklara daha çok yer vermek bu süreçte daha iyi bir ruh haline sahip olmamızı sağlayabilir” dedi.

Eski kış geleneklerini yaşatmak ruhu besler

Geleneklerimizi, sahip olduğumuz kültürü ve eski kış gecelerini hatırlamanın ve yaşamanın da ruhu besleyeceğine dikkat çeken Abca, “Kış dönemini, eskiden olduğu gibi gelenek ve kültürlerimizi yaşattığımız, sevdiğimiz insanlarla bir araya geldiğimiz, misafirlik alışkanlıklarımızı sürdürdüğümüz, kış eğlencelerini yeniden canlandırdığımız keyifli bir döneme çevirebiliriz. Belki eskiden olduğu gibi lapa lapa karları göremiyoruz; küresel ısınma,iklimsel değişikler her ne kadar üzerimizde etki ediyor olsa da hayaller insanı yaşatır. Hayallerimiz canlı kalsın ve çocuklarımıza umut aşılayalım. Eski kış gecelerimizi, keyifli sohbetlerimizi, komşularımız ve arkadaşlarımızla misafir geleneğimizi canlandıralım. Yazın kışı, kışın yazı özlemektense anı yaşamak gerekiyor” diye konuştu.

Powered by WordPress & Theme by Anders Norén